O anda gökyüzünden siyah bir sütun, Son enerjisi Hazar'a çarpmadan Son enerjisinin önüne düşmüştü. Patlamanın etkisi ile Hazar'ın bedeni diğerlerinin yanına kadar savruldu. Qasım Hazar'ın üzerine düşmemesi için son anda başını eğilebilmişti.
Qasım ise her şeyi görüyordu! Önündeki o figürü görüyordu! Ve o anda onun gerçek olduğuna inanmak istemiyordu!!!
Orada siyah saçlı bir genç vardı. Saçları çevresinde dolanan vahşi enerji ile havaya uçuyordu ve dalgalanıyordu. Göğsü çıplaktı. Altında ise çevresinde yayılan o garip vahşi enerjiden yapılmış gibi görünen bir pantolon vardı. Pantaloj aklınıza gelebilecek en siyah maddeden yapılmıştı. Elinde ikiz kılıçları vardı fakat bu kılıçlar öncesi gibi hem siyah hemde beyaz değildi. Hepsi o siyah vahşi enerji ile kaplıydı. Ve eskisinden çok daha uzun görünüyorlardı.
Qasım onun yüzünü göremiyordu ama onun yüzünde soğuk bir ifade olduğunu biliyordu! Bu sadece içine doğuyordu çünkü onu tanıyordu!!
O soğuk vahşi insanı tanıyordu!
Milius'u tanıyordu!
Ve bu enerji, onun bedeninin dört bir yanını kaplayan bu enerji tıpkı Milius gibi hissettiriyordu! Sanki Milius'un etinden ve kanından oluşmuştu!! Onun varlığını içinde barındırıyordu!!
Gerçekten Milius'un yüzünde soğuk bir ifade vardı. Son enerjisi ona çarptığında bu ifade değişmedi. Onun mor gözlerinde bir küçümseme bile belirmişti.
Son enerjisi daha ileri gidemedi. O anda, orada Milius Lael'in saldırısını sadece aurasıyla durdurmuştu!!
Rahat bir şekilde dururken Hazar ve Qasım onun bir dağ gibi göründüğünü düşünmeden edemedi!!
Devasa ve gökyüzündeki bulutlara ulaşan İmparatorluğun surları gibiydi! Fakat o surlardan bir farkı varsa o da Milius'un tamamen simsiyah olmasıydı!
Ve o anda ikisi de Milius'un üzerinde bir şeyin daha farklı olduğunu fark etti! Sadece bu şey siyah enerjinin yanında fark edilmiyordu.
Milius'un göğsünden sırtına doğru bir kaç farklı yönden siyah dokunaç gibi şeyler ulaşıyordu ve sanki bu şeyler Milius'un bütün damarında da dolaşıyordu!
WUUUUU!!!!
Milius'un aurası her şeyi parçaladı!! Aurası gökyüzüne erişti ve Habis enerjiyi tamamen çürütüp varlığını sildi! Onun yerine gökyüzü tamamen siyah olmuştu. Karanlığın belirtisi! Karanlığın en yoğun tonu!! Şimdi çevre geceden bile daha karanlıktı!!
Fakat onlar hala önlerindeki olanları görebiliyordu! Sonun enerjisi yok olsa da Milius'un aurası yok olmadı! Daha da şiddetlendi!
Milius'un mührü çoktan açılmıştı. Fakat etrafa yayılan şey artık öldürme arzusu değildi. Hayır, bu noktadan itibaren artık Öldürme Arzusu çok daha yoğunlaşıyor ve yeni bir şeye dönüşüyordu.
Saf Karanlık Enerjiye! Kaosa!!!
Milius'un etrafında dolaşan, gökyüzüne yükselen, damarlarında, teninde beliren o enerji tamamen Kaos enerjisiydi!!
Gökyüzü Kaos enerjisi ile kaplanmıştı! Milius'un kurukafa Mühür asla bir öldürme arzusu mührü olmamıştı! O her zaman Kaos Mührüydü!
Öldürme Arzusunun 1 Milyara ulaşmasıyla dönüştüğü şey Kaos mührüydü!
"Benim Lonca üyelerime zarar vermeye çalışıyorsun... Böyle zayıf birine göre bunlar çok cüretkarca hareketler...."
Milius kendini hiç kısıtlamıyordu. Göz göre göre Lael'i küçümsedi ve ona üstten baktı. Lael'in ise alnında bir damar belirmiş ve kahkaha atmaya başlamıştı. O anda ikisi de göz gözeydi. Biri kahkaha atıyor, diğeri ise küçümseyici bakışlar ile karşılık veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...