José bir anda elini savurdu ve Milius geriye uçtu. Açıkça bu sahte José gerçeğinden çok daha güçsüzdü fakat o yine de ondan bir parça taşıyordu ve Milius havaya uçup geriye düşmüştü.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yukarıda ki önceki bölümün son paragrafı.O an Milius hiçbir şey düşünemiyordu. José Milius'un bedeninden yoğun bir Aydınlık Enerji çekiyordu ve bunu iyileşmek için kullanıyordu. Milius'un Karanlık Tarafını ise kendi karanlığını kullanarak bastırıyordu.
Ama bu çok büyük bir hataydı!
'Bedenime akın eden enerji....'
'Çok fazla Karanlık!!'
Milius kendini durdurmak için büyük bir çaba harcıyordu. Bu bedenine giren karanlığı ememiyordu. Çok fazlaydı.
Aynı zamanda Milius'un Işığı da o kadar emilmişti ki Milius'un bedeninde bir acil durum sinyali başlamıştı. Milius'un güçleri kendi kendine güçleniyordu.
O an Milius'un Kalbinin üzerinde yazılı olan iki siyah ve beyaz yazı parladı. Bu yazılar antik dilde yazılmış olsa da bazı insanlar bu yazıyı okuyabilirdi. Bunlar Karanlığın Efendisi Ve Aydınlığın Efendisiydi!
Milius bedeninde bir evrim yaşandığını hissedebiliyordu. Gözü acıyordu. Sağ gözü çok fazla acıyordu.
'Ölüm....'
'Yaşam....'
'Çok Yakın!'
O an zihinsel alanda yoğun bir Karanlık ve Aydınlığın enerjisi patladı. İnanılmaz yoğun bir aura rüzgarı çevrede dolanmaya başladı ve Jose'nin garip hissetmesine yol açtı. Fakat Milius'a baktığında onun bedeninin kendi kendine havalandığını gördü. O yoğun rüzgar Milius'un bedeninin etrafında dönüyordu. Ve Milius'un bedeninin çevresinde Karanlığın Ve Aydınlığın Cübbesi oluşuyordu.
Milius'un bedeninin yarısında Karanlığın Cübbesi yarısında ise Aydınlığın Cübbesi vardı. Milius'un Sağ Gözü Simsiyah ışık saçtı. Sol gözü ise Bembeyaz başka bir ışık saçtı. Milius bakışlarını kaldırdığı anda cübbesinden yüzüne doğru işaretler kaymaya başladı. Milius'un sağ yüzü tamamen simsiyah olmuştu ve üzerinde beyaz çizikli işaretler vardı. Sol yüzü ise Bembeyaz olmuştu ve siyah işaretler vardı. Bu işaretler Milius'un boynundan oluşmaya başladı ve çizikler yükselerek Milius'un alnında birleşti. İkisi birbirine çarptı fakat hiçbir şey olmadı. İki ışık birleşmedi. Fakat Milius Bembeyaz olmuş sargılarla kaplı sol elini uzattığı anda Milius'un Jose'ye verdiği Aydınlığın enerjisi geri Milius'un elinden bedenine dönmeye başlamıştı. Işık José'den o kadar hızlı çekilmişti ki José az kalsın tökezleyerek yere düşüyordu.
Ama ışık Milius'un sol elinden girdi ve Milius'un bedeninde eski yerini aldı. O an Karanlığın azalması gerekirdi fakat böyle bir şey olmadı. Bunun yerine Milius'un iki gözü de daha çok parladı.
O an Milius'un sağ gözü değişmeye başladı. Bir anda Milius'un kapkaranlık gözü geri eski haline döndü. Fakat bu iyi bir şey değildi. Milius'un sağ mor gözü erimeye başladı ve bir anda bir patlama gibi göz akının 4 ucuna dağıldı. Bu 4 yöndü. Aynı zamanda Milius'un gözünün altlarından kanlar sanki kendi bilinçleri varmış gibi ilerledi ve önce Milius'un gözünün ortasında bir kırmızı nokta yaptı ve ardından kalan kanlar O noktanın etrafını sarıp bir halka oluşturdu. Milius'un sağ gözü tamamen değişmişti. Artık Yoğun bir Ölüm Tao'su aurası yayıyordu.
"Ölümsüz Yin Gözü...."
Ölüm Tao'sunun Ruh Emicisi erken aşamada Evrimleşmiş ve Ölümsüz Yin Gözü olmuştu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...