Merkez bölgede Avcılar Loncasında büyük bir heyecan vardı. Bir çok insan yeni savaş için hazırlanıyordu. Yeni av için. Kılıçlar, baltalar, sabreler bileyleniyordu. Son savaş için herhangi bir aksilik olmamalıydı.
Avcılar Loncası bir sarayı andırıyordu. Ve bu sarayın bahçesinde sarı saçlı bir gençle yaşlı bir adam vardı. Sarı saçlı genç başı dik, gururla ve de kibirle yürüyordu. Yanında olan yaşlı adam ise kamburdu ve bir hizmetçi gibi Sarı saçlı gencin bir adım arkasından geliyordu.
"Artık aradığına ulaştın sayılır Lael. İntikamını almak için gidebiliriz." dedi yaşlı adam.
Lael, bu kişi Xia şehrinde şehiri kurtarmak için tek başına Milius'a karşı koymaya çalışan o dahinin bizzat kendisiydi.
Milius onun küçük kız kardeşini gözleri önünde toza çevirmişti.
Onun hayran olduğu adamları gözleri önünde parçalara ayırmıştı.
Onun sevdiği şehirde yaşayan kimseyi bırakmamıştı. Onun memleketine kaosu getirmişti!
Lael hayatta kalmayı başarmıştı ve şimdi intikam için geliyordu.
O artık Avcılar Loncasının Lonca Ustasıydı. Sadece Denizlerin Hükümdarının isteğinden dolayı değil, kendi nefretinden dolayı da oraya gidiyordu. 7 Büyük Gücün felaketi olmak için gidiyordu
"Gidelim."
Lael ileri doğru bir adım attığında bütün Avcılar Loncası onun arkasından ilerlemeye başladı. Lael'in arkasında 3 yaşlı adam vardı. Bu 3 yaşlı ana merkezden gelmişti ve grubun içinde en güçlü olanlar onlardı.
Onların arkasında 7 kişi vardı. Bu 7 kişi çok kibirli görünüyordu. Tabii ki farklı duygular içerisinde olanlar da vardı. Ejderha Avcısı Bai, Köken Vampir Avcısı Kira gibi Lonca ustalığına aday olanlar bu grupta yer alıyordu.
Eğer Arkhes yaşasaydı o da bu grupta olabilirdi. Ya da belki o Lael'in durduğu yerde olurdu.
Fakat ölen öldü. Şu saatten itibaren herkesin elinden geleni ardına koymayarak savaşmaktan başka çaresi yoktu. Şu andan itibaren herkes kendi hayatı için savaşıyordu.
Avcılar Loncası 7 Büyük Güç Loncasına ilerliyordu!
***
Aynı zamanda o bölgeden çok uzakta İmparatorluğun en köşesinde terk edilmiş köşkte, bir odada uzun boylu bir gencin bütün uzuvları zincirlenmişti. Ayakları ve elleri. Vücudunda bir çok yara vardı. Kahverengi saçları başıyla beraber önüne düşüyordu. Aylardır kesmediği için bu saçlar uzamıştı. Pantolonu vardı fakat üzerindeki kıyafeti aylardır çektiği işkenceden dolayı parçalanmıştı. Yere baktığınızda kıyafetin parçalarını görebilirdiniz.
Odanın 4 bir tarafında nöbetçiler vardı. Daniel onların ne kadar güçlü olduğunu artık biraz tahmin edebiliyordu. Bu vampirler en az 8. Evredeki birer Köken Vampir kadar güçlüydü.
Ve bunlar sadece nöbetçiydi!
Bir kaç saniye sonra içeri bir adam girdi. Yakışıklı bir suratı vardı. Sakalları onu vahşi ve çekici kılıyordu. Saçlarını havaya kaldırmıştı ve gözlerinden bile onun bir avcı olduğunu anlayabiliyordunuz. Yakışıklı suratıyla çalamayacağı kalp, avlayamayacağı kadın yok gibiydi.
Vampirlerin lideri içeri girdiğinde diğer Köken vampirler ona başlarıyla selam verdiler. Yakışıklı vampir ise tam bir şey söyleyeceği anda durdu ve başını bir yöne doğru çevirdi. Kısık gözleriyle sanki duvarın ötesini görebiliyordu. Dağların ve nehirlerin ötesindeki Avcılar loncasını görebiliyormuş gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasyBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...