Bölüm 22: Hain Prens Linux (3)

1.4K 169 31
                                    

Jasper daha fazla konuşmadı ve ileri atıldı. Kılıcını her Salladığında Linux daha da tehlikeye giriyordu. Metalik Boyut Kesişinin enerjisi hala kılıcın üzerinde duruyordu. Bu yüzden Linux'un ışınlanma benzeri güçleri kullanamıyordu. Başka yönlerden diğer 8 kişinin saldırıları da ona tehdit arz etmeye başlamıştı.

"Bunu sadece Julian'ı göstermek istiyordum ama siz bir istisna olabilirsiniz. Zaten kimseye söyleyemeyeceksiniz.

Uzay ve Zamanın Efendisi!! 1. Evre!! Açıl!!! Boyut Kapısı!!!"

Linux'un sözlerinden sonra gökyüzünde 10 metre uzunluğunda 4 metre genişliğinde bir kapı ortaya çıktı. Üstünde farklı yazılar vardı. Eski değillerdi. Ama Hepsi birbirinden farklıydı.

Kapıdan bir ışık çıkarken, kapı gıcırdayarak açılmaya başladı.

" B-bu... KAÇIN!!!" Tera ilk başta kapıyı görünce anlamasa da sonunda her şeyi anlamıştı. Bu kapı Boyut enerjisi ile dolup taşıyordu. Jasper'ın yeni oluşturduğu Boyut Kesişi bile şu anda kapıyı kesemezdi. Kaçamayacaklardı.

Kapı tamamen açıldığında içinden yeşil bir ışık hızla 9 kişiye ilerlemeye başladı. Koruyucuların hiç biri hareket edemiyordu. Kaçacak bir yer yoktu.

"Bitti." Jasper'ın ağzından dökülen tek kelime kalbinde ki dövüşme arzusunu silip atmıştı. Elindeki kılıç yere düşerken diğerlerinin de gözlerinde inanmayan bakışlar vardı. Aris'in 12 Koruyucusu burada yok mu olacaktı yani?

"O kılıcı yerde bırakmamalısın Kaptan." dedi Arthur. Herkesin önüne geçerken kollarını iki yana açtı. Yüzünde bir gülümseme vardı.

Jasper ve diğerleri Arthur'un ne yaptığını anlamadılar. Arthur gruplarında ki en yaşlı kişiydi ve her biri onu bir usta olarak görüyordu.

"Ne yapıyorsun Arthur?" diye sordu Jasper. Arthur ise sadece gülümsedi. Işık neredeyse onlara vurmuştu. Işıktan dolayı hbir şey görünmüyordu. O kısacık anda Jasper, ışığın ardında görebildiği tek şeyi gördü. Arthur'un yüzünde ki gülümseme gözlerinin korkuyla açılmasına sebep olmuştu.

"Dostlarımı koruyorum."

                                 ***

Işığın yok olması ile Arthur'un bedeni ortaya çıktı. Bacaklarını ve kollarını iki yana açmış bir şekilde dümdüz ileri bakıyordu. Üstündeki her şey parçalanmıştı ve derisinde ki yaralar açıkça görünüyordu. Üzerind bir iç çamaşırı kalmıştı ama hala o bilgin tavrından Bir şey kaybetmemişti.

Arthur yavaşça geriye doğru düştü. Onun vücudunu gören diğer 11 kişi nefes alamadıklarını hissetti. Onlar için Arthur gerçek bir dosttu, bir babaydı, Bir ustaydı ve şimdi o ölmüştü.

Arthur'u gören Dai, Ale, Tera ve Solomon'ın vücutlarından mistik bir aura yayılmaya başladı. Hepsi ağır yaralar almıştı ama bir anda ayağa kalktılar. Aynı zamanda kalan 7 kişinin de vücutlarından inanılması bir güç ortaya çıkıyordu.

"Demek Kaynayan Kanını kullandın ha Arthur. Böyle zekice bir taktik kullanacağını düşünmemiştim. Bütün kanınla boyut enerjisini emdin ve arkadaşlarını korudun fakat merak etme onları da senin yanına göndereceğim." dedi Linux.

"Seni öldüreceğiz Linux!! Her şeyimizle!!! "

Jasper ve diğerlerinin vücutlarından yayılan aura daha da artarken hepsi de bu sefer aydınlanma yaşıyordu.

"Boyutsal Adamantium Beden!!!"dedi Jasper. Ardından vücudunu tamamen Adamantium kapladı. Gözleri bile Adamantium ile kapanırken Jasper'ın gözleri öldürme arzusu ile parlıyordu. Artık karşısında ki kişi onun ne kardeşi ne de başka bir şeyiydi. Sadece yok olması gereken bir düşmandı.

7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin