İlk 16 için herkes heyecanlanırken yöneticinin mola duyurusu herkesi öfkelendirmişti. Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Seyirciler Turnuvanın yarın devam etmesinden korkuyorlardı.
O sırada İmparatorluk Ailesi de dövüşleri görünce iyice şaşırmışlardı. Mola verildiğini duyunca Sonunda Prenses Elizabeth tüm cesaretini topladı ve büyükbabasına baktı. Yüzünde çok önemli bir şey söyleyeceği belli oluyordu. Zamanın durduğu o anda Mutlak cümleyi kurdu.
"Ben tuvalate gidiyorum."
Prenses Elizabeth balkonu terk ederken Büyük Prensler ve Prenses Kan kusmamak için kendilerini zor tuttular. İmparatora karşı böyle ciddi bir ifade ile bu cümleyi başka kimse kuramazdı.
İmparator sahayı izlemeye devam ederken Prens Saul babasına baktı.
"Baba, o Julian'nın oğlu ise onun böyle bir turnuva da dövüşmesi uygun olmaz değil mi? Neden hala dövüşmesine izin veriyorsunuz?" dedi. Prens Saul'un cümlesi diğerleri tarafından da merak edilen bir soru idi.
"Çünkü otoritemizin gücünü herkese kanıtlamamız lazım. Hermon Krallığı sadık olsa da Hera'nın yeteneği yüzünden Eria Krallığı gücümüzden şüphelenmeye başladı. Silica'nın Hera'ya yenilmesi düşündüğünüzden daha büyük sonuçlar doğurdu. Bakanlar ve Generaller de şüpheli. Sadece bu turnuva her şeyi düzeltebilir. Peter eğer Turnuvayı kazanırsa kimse bize karşı çıkamaz. Aslında Turnuvayı kazanmasına gerek yok. Sadece Hera'dan güçlü olduğunu kanıtlarsa da yeter. "dedi İmparator. Herkes soğuk bir nefes alırken Prenses Silica utanmıştı. Bir kaç gün önce Hera ile antrenman dövüşü yapmışlardı. Hera 24 yaşında iken o 23 yaşındaydı. Arada pek bir fark olmasa da Silica yenilmişti. Hera'nın gücü beklediğinin ötesindeydi.
"Peki ya Peter Hera'yı yenemezse?"diye sordu Jasper. İmparator derin derin nefes aldı. Yüzünde endişeli bir hal vardı.
" O zaman işler daha da kötü olur. Karmaşanın arasından sadece Julian bizi kurtarabilir ve Julian'nın gücü Açığa çıktığı anda ise......... Hükümdarlar burada olacak. "
İmparatorun konuşması bittiği anda Prensler sessizliğe gömüldü. Ne Silica ne de Elizabeth Hükümdarları biliyordu. Ama 5 Prens onları çok iyi bilirdi. Canavar Prens Julian, Bekar Prens Saul, Dahi Prens Jasper ve Gizemli Prens Tiran onlardan çok acı çekmişti. 4'ü de onlardan intikam almaya yemin etmişti. 5. Prens ise..... Hain Prens Linux. Kendi ailesine ihanet edip 7. Hükümdar oldu. Boşluğun Hükümdarı Linux.
Uzun sessizliğin ardından İmparator bir kez daha konuştu.
"Jasper, git ve ilk 16 ve ondan sonra olacak olan turlarda savaşçıların tam adları ile duyuru yapılacağını belirt."
İmparatorun sözleri ile Jasper ne yapacağını bilemedi. Babasına yanaşırken direk olarak onun gözlerine bakıyordu. Normalde asla böyle bir şey yapmaya cüret edemezdi fakat bu konunun ciddiyetini sadece balkonun içindeki 3 kişi biliyordu.
" Baba bundan emin misin? Eğer Peter yapamazsa...... Neler olacağının farkındasın değil mi?" dedi Jasper. İmparatorun Gözleri ağlamaklı bakıyordu. Hüzün dolu aurası vücudundan istemsizce taşıyordu fakat İmparator olması onun ağlamasına engel oluyordu. Konuşmaya başladığında gittikçe kısılan sesi onu ifşa ediyordu.
" Evet Jasper. İnan bana çok iyi biliyorum."
***
14 Yıl Önce
Devasa büyüklükte bir sarayın bahçesinde 28-29 yaşlarında bir adam İnanılmaz bir hızda koşuyordu. Hızı kesinlikle Saniyede 1 kilometrelik alanı aşmıştı ama bahçenin büyüklüğü onun koşmaya devam etmesini sağlıyordu. Bahçenin çevresinde turlar atsada hiç durmadan devam ediyordu. Aurasını rahatça yaysa bile Saraydan gelen aura onun aurasını bastırıyordu. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu. Kısa kahverengi saçları ve yeşil gözleri ile imparatorlukta eşi görülmemiş bir yakışıklılığa ev sahipliği yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...