Bölüm 170: Hükümdarla Savaş

461 67 11
                                    

Yağmur yağacak gibi görünüyordu. Ve bu çok da şaşırtıcı bir şey değildi. Ne de olsa savaşın içerisinde güneşin açmasını sağlayan yetenekler çok nadiren görünürdü. Bu tıpkı uzun zaman önce Büyük İmparatorluklar Savaşında gökyüzünün tamamen gri bulutlara çevrelenmiş olması gibiydi.

Yüzlerce kilometrelik alanın içerisinde ise sadece 7 kişi vardı. Ve bu 7 kişiden 6'sı şu anda eşsiz bir aura ile gökyüzündeki bulutları dağıtıyoruz. Mühürleri açılmıştı ve bir süre kapatma gereği de duymayacaklardı. Yine de tam ortalarında kalan mavi saçlı adam koyu mavi gözlerini teker teker etrafındaki 6 gence çevirirken gülümsemesiyle oluşan küçümseyici aura bu 6 kişinin beraber dağıttığı gökyüzünde yeniden yağmur bulutlarının belirmesini sağlamıştı.

"Sizi kendini bilmez çocuklar. Sizin ve benim aramdaki farkın ne kadar büyük olduğunu algılayamıyorsunuz." dedi Gambit. Fakat ona cevap olarak hareket edenler zıt kutuplardan gelen yeryüzünün ve gökyüzünün efendileriydi!

Raim gözlerini açıp kapadığında o gözler değişmişti. Gözbebekleri ufak noktalar halini almıştı. Derisi kurumuş ve katlanmıştı. Başından bir çift boynuz çıkmıştı. Kıçından bir kuyruk çıkmış, saçları gökyüzünün efendisinin sahip olduğu gri saçlardı. Ve boyu da bir kaç santim uzamıştı. Üzerinde ki Gökyüzü Efendisinin cübbesiyle o tıpkı insanken mutasyona uğramış bir yaratığa benziyordu.

Ian'ın ise saçları kuma dönüşmüş ve bedeninin bir çok noktasında metalik kısımlar belirmişti. Cübbesinin altında görünen metalik teni ve saçlarıyla beraber kuma dönüşmüş gözbebekleri ile o da tıpkı Raim gibi her şeyiyle Gambit'e saldırıyordu.

Gambit ağzını açtı ve haykırarak kahkaha attı.

"Ölümünüze gelin sizi aptal veletler!"

"Gökyüzü İblisi 6. Evre!!!"

"Sannin'in Kumları 8. Evre!!"

İkili iki yandan tüm güçleriyle Gambit'e çarptı.

Ve onların Gambit'e çarpması ile aynı anda hem Raim hem de Ian yanaklarında yoğun bir acı hissetti.

Sonrasında ise Gambit'e dokunmayı bile başaramadıklarını bilemeden geriye uçup toprağın içine saplandılar.

GÜÜÜÜMMM...!!!

O an diğerleri buna dikkat edemezdi. Yapmaları gereken şey Gambit'in tamamen dikkatsiz olmasını sağlamaktı.

Milius aniden Gambit'in önünde belirdi ve tüm gücüyle yumruğunu Gambit'in karnına savurdu fakat Gambit nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde çekilmişti. Milius Gambit'in bunu fark etmek için arkasında bir gözü olması gerektiğini düşünüyordu fakat yine de olmuştu. Gambit mucizevi bir şekilde onun varlığını hissetmişti. Luis Gambit'in çekildiği yere ışınlandığında Gambit onun bir hamle yapmasına bile izin vermeden elini yatay bir şekilde onun boynuna savurmuştu. Bu dış avuç o kadar düz gidiyordu ki Milius istemsizce o saldırının Luis'in boynunu koparacağını düşünmüştü. Kılıcını bir yıldırım gibi kınından çıkardı ve tam da Gambit'in elinin gidiş yoluna savurdu. Kılıç Gambit'in elinden önce Luis ve Gambit'in arasına girmişti. Ve Gambit'in elini kusursuz bir şekilde bölecek gibi görünüyordu. Fakat tam o anda Gambit'in eli öngörülemez bir hıza ulaşmış ve gidiş yörüngesinde kayıp tam da Milius'un yüzüne çarptı.

Milius böyle bir şey beklemiyordu. Başı geriye savruldu ve tamda altına doğru büyük bir güçle çakıldı.

BOOOOMM!!!

Luis Milius'un çakılmasından çok kısa bir an önce elinde bir enerji bıçağı oluşturmuştu. Fakat Gambit'in avuç dışı hamlesi onun saldırısından önce gelecek gibi görünüyordu. Milius'un kılıcının araya girmesine veya Gambit'in elinin Milius'a vurmasına tepki veremedi. Onun yerine doğrudan enerji bıçağını Gambit'e doğru fırlattı. Gambit ona yakındı fakat kolunu uzatıp da dokunabileceği kadar değil. Luis, Gambit'in Milius'a saldırı yapmasından faydalanıp onu yaralamak istemişti.

7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin