İmparatorluk Sarayının içinde geniş bir bahçe vardı. Bu bahçe kilometrelik alanı kaplıyordu ve çok genişti. İçerisinde sayısız bitki vardı ve bir çok yeri de ağaçlarla kaplıydı. Bu bahçenin içerisinde 9 yaşında kahverengi saçlı güzel küçük bir kız ile yakışıklı beyaz saçlı Mor gözlü bir genç vardı. Bu gencin bedenini örten Bilgelerin Siyah Cübbesi onu tanımayanların onu bir bilge sanmasına sebebiyet verebilirdi.
Ama bu çocuk Aris İmparatorluğunun Küçük Prensiydi.
Milius Elizabeth'in çalışmasını izlerken bazen onun durduruyor ve hatalarını gösteriyordu. Küçük kız ise bir kaç kez itiraz etse bile Büyük Abisinin dediği gibi çalışınca çok daha yararlı bir verimlilik elde ettiğini fark etmişti. Turnuva da dişleri ile kılıç parçalayan Daniel'i hatırlayınca onun gibi olmak istiyordu.
"Sanırım yaralarım şimdi daha iyi. Aşılmış Bedenin 7. Evresine girmek için uğraşmam çok iyi olacak."
Milius Elizabeth'in çalışmasını izlerken ayağa kalktı ve üzerinde ki cübbeyi kaldırdı. Üzerinde siyah bir kazak kalmıştı.
"Bu genç adamın bir eğitmen olduğunu düşünüyordum ama şimdi neden soyunuyor? Yoksa... Kötü bir şey mi yapmanın peşinde?"
O sırada çok uzakta olmayan bir kaç hizmetçi Milius'u tanımamıştı ve Prensese karşı olan saygılarından bir köşeye saklanmışlardı. Eğer bir şey olursa bu genç adam onları görmeden gardiyanlara haber vereceklerdi.
Ama o an Milius üzerini çıkardı.
PARLAMA...!!"
" B-bu da ne böyle?! "
Hizmetçilerden Biri titreyen eli ile geriye düştü ve konuştu. Diğer hizmetçiler de pek iyi değildi. Açıkça bazılarının gözleri kamaşmıştı.
" Onun cildi nasıl bu kadar parlak olabilir? "
Milius'un cildi tamamen tertemizdi ve kusursuzdu. Hem Aydınlığın Efendisi olmasından hem de Aşılmış Bedenden dolayı bedeni parlayacak dereceye gelmişti. Onun gibi bir vücut geliştiricisi bulmak zordu.
Aşılmış Beden her Evre atlayışında bedendeki kirlilikleri azat ediyordu. Ve Milius 6. Evre de 6 kez bunu yaşamıştı. Bedeninde Matui'nin Lanetli Bedeni yüzünden herhangi bir yara izi yoktu. O sanki küçüklüğünden beri iyi bakılmış bir Genç Efendi gibi görünüyordu.
Tabii ki onun dehşet verici Karanlık Aurası ve Öldürme Niyeti onun sayısız insanı öldürmüş bir katil olduğunu da hatırlatıyordu.
"Sanırım artık başlamam iyi olacak."
Milius bir köşeye koyduğu metalik bir beden iç Zırhı çıkardı. Bu zırh çok ağır görünmüyordu. Ve aslında Hizmetçilerin bile onu küçümsemesine sebebiyet vermişti.
"Ah? Elimden kaydı."
BOOOOMM...!!! "
İç Zırh bir patlama gibi yere düşerken toprak parçalara ayrıldı ve 50 metre alanda büyük bir yarık açıldı. Hizmetçiler neredeyse kan kusuyordu ve Prenses Elizabeth bile şaşkın şaşkın büyük abisine bakıyordu. Kendisi biliyordu ki o böyle bir şeyi taşıyamazdı ama Büyük Abisi rahatça eline alıp bir yerlere gezdirebiliyordu.
Milius ise hiç umursamadı ve iç Zırhı alıp üzerine giydi. Ağırlık oluştuğu anda Milius'un altındaki toprak parçalandı ve çatlaklar oluştu.
"Küçük Eliza sen devam et. Bende biraz alıştırma yapayım."
Milius'un buna sadece alıştırma dediğini duyan Hizmetçiler daha fazla orada duramadı ve kan kusmamak için uzaklaştılar. Milius ise sadece onlara hafif bir bakış attı. En sonunda yine umursamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...