Mühür Klanı ve Lonca Ustaları 1 Hafta içerisinde 7 Dağa vardı. Normalde böyle çok kişiyle daha uzun sürmesi gerekiyordu fakat bu insanlar zor durumlara çok alışıktı. Hatta 1 haftadan bile daha erken gelme ihtimalleri vardı. Fakat Ian'ın durumu tehlikeliydi ve durmadan ateşi çıkıyordu. Onun için yavaş gitmek zorunda kalmışlardı.
Aida ve Milius en önde yürüyorlardı. Arkada Luis ve Turan sohbet ediyordu. Raim ise kısa süre de Milius ve Aida'nın yanına geldi.
"Peter, bize nasıl Aydınlığın Efendisi olduğunu söylemek ister misin?" dedi Raim. Olabildiğince nazik sormuştu ama Milius yine de kaşlarını çatmıştı.
"Onu öldürdüm."
Açıkçası bu, ne Aida'nın ne de Raim'in beklediği bir cevaptı. Bir anlığına ikisi de dondu. Fakat sonrasında Milius devam etti.
"Tabii ki yanlışlıkla."
Aida ve Raim o gün Milius ve Easterr ile aynı yerde Aşı olmuştu. Aida da Raim de Milius da bir Efendinin aşısının acısını hissetmişti. Aynı şekilde Aida ve Raim o gün Easterr'ın çığlığını duymuştu.
"Dayanamadı. O öldü ve bende sahip olduğum yetenekle onun güçlerini çektim. Sonrasında o yetenek de evrimleşti zaten. Artık başkalarının gücünü çalamıyorum."
O gücün evrimleştiği şey gerçek bir Taosal Biyolojik Yetenekti.
Raim ve Aida yutkundu. Taosal Biyolojik Yeteneğe evrimleşmiş bir yetenek. Ne kadar güçlü olabilirdi?
" İmparatorluk Şehrine gideceğim. Sonrasında Moren şehrini ziyaret etmek gibi bir planım var. İsterseniz siz de gelebilirsiniz. Sizi Easterr'ın mezarına götürürüm."
Aida ve Raim düşüncelere daldı. İkisi de o şehirde doğmuştu. Ve orada tam 4 efendi seçilmişti. Ne Milius ne de diğerleri Hükümdarların 4 Efendiyi birden aynı şehirden seçme nedenini bilmiyordu.
" Ben gelirim. Ablamı da Loncaya getirmeyi düşünüyorum. Avcılar bize saldıracaksa güvende olmayacağız. Ve en ufak destek bile işimize yarar. Ondan sonra zaten kendimi geliştirmek için Güneş Dağının zirvesinde kalacağım. Hala Kara Alevlerde ve Yıldırımda ustalaşamadım. "dedi Aida. Onun o şehirle alakalı kötü bir geçmişi yoktu. Ve ablası Nina şimdi o şehirde yaşıyordu. Kimsenin orada bir Üstün Vampir olduğunu bilmemesi iyiydi. Yoksa Avcılar doğrudan onun peşine düşerdi.
Ne yazık ki Raim o kadar şanslı değildi.
Raim o şehirde hep acı çekmişti ve bizzat kendi elleri ile ailesini öldürüp yemiş, kardeşini kendinden uzaklaştırmıştı. Şimdi Loncalar savaşı başladığında kendi abisine karşı dövüşmek zorunda kalacaktı.
"Ben gelmiyorum. Gökyüzü Dağında kendimi sakinleştirip savaşa hazırlanacağım. Sakın heyecan yapıp da Lonca Liderleri için olan bir görevi kabul etmeyin. Son görevde olanları görüyorsunuz."dedi Raim.
Haksız da değildi. Ian bu görevde neredeyse ölüyordu - ne kadar görevle alakasız bir dövüşte olsa da - ve Milius hala tam olarak iyileşmemişti. Raim onu neyle kesmişse iyileşmesi herşeyden uzun sürüyordu. Milius ona ne kadar sorarsa sorsun Raim ona ne olduğunu da söylememişti. Sadece yanlışlıkla Milius ile dövüştüğünü ağzından kaçırmıştı. Büyük ihtimalle ağzından kaçırmasa Milius'a onu yaralayan kişinin o olduğunu da söylemezdi. Nasıl bir yetenek ya da eşya kullandığı hakkında bir şey söylemedi.
"Bunlar mı 7 Dağ?! Çok büyükmüş!!"
Luis bir anda önlerinde belirdi ve uçları görünen 7 Dağa hayranlıkla baktı. Aynı şekilde Mühür Klanının üyeleri de şaşkınlık içinde kalmıştı. Onların arasında 20 yaşının altında çok az kişi vardı. Onlar tecrübeli insanlardı. Fakat hiçbiri böyle bir manzara görmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...