Milius ve Hera sahaya çıkarken bütün gözler onlardaydı. Hera ne kadar şans eseri bu dövüşe katılabilse de bir çok insan ondan beklentiliydi de. Ama karşısındaki Karanlığın Efendisi hakkında insanlar hiç bir şey bilmiyordu. Bazı insanlar Ian ve Milius hakkında araştırma yapmıştı. Hatta düzgünce söylemek gerekirse bütün soylular böyle bir şey yapmıştı fakat ele geçen Ian hakkında bir çok sonuç varken Milius tam bir bilinmezdi. O Aris İmparatorluğunun Küçük Prensiydi ama o hiçbir zaman İmparatorluk Sarayına girmemişti. Hatta belki de o ilk kez imparatorluk Şehrine geliyordu.
Ama insanlar tabii ki bunu öğrendikten sonra durmamıştı. Ama 2 Yıl Boyunca Milius'un nerede olduğu çok az kişi tarafından biliniyordu. Bu kadar az kişi arasında Julian bile yoktu. Julian 2 Yıl Boyunca Jaeron'a gelmek için ilerlemişti. Antik Evrenler buradan çok uzakta bir yerdi ve Julian'ın gitmesi ve dönmesi boyunca sayısız gezegene denk gelmişti ve gelişmeleri için Julian o bölgelere birer kopyasını bırakmıştı.
Milius tam bir bilinmez olsa da hala onun hakkında biraz bilgi edinebilenler vardı. Daniel'in onun en yakın arkadaşı olduğunu ve bir zamanlar Daniel'in kardeşi ile bir ilişki yaşadığını öğrenenler vardı.
Fakat kimse bu konuyu dile getirmeye cesaret edemezdi. Bu soylular bilgileri çevrede yaşayan insanlardan elde etmişti ve o insanların açıkça' Peter'ı öfkelendirmeyin ve özellikle Easterr hakkında bir konu açmayın. ' demesi onları şüphelendirmişti ve kesinlikle bu konuyu ellerinde bir koz olana kadar saklayacaklardı.
Milius ve Hera 35 km sahanın birer ucuna geçti fakat saha tamamen parçalanmıştı. Böyle bir saha da büyük bir dövüş olması çok zordu.
Bu yüzden de yöneticiler bir konuşma yapıyordu. Fakat o an Milius kafasını kaldırdı ve konuştu.
"Eğer sahanın bir sorun olacağını düşünüyorsanız merak etmeyin. Bu dövüş o kadar uzun sürmeyecek."
Milius'un iddialı sözleri bir çok insanın konuşmaya başlamasına sebep olmuştu. O bir efendiydi tabii ki çok kibirli olacaktı fakat bu biraz fazla değil miydi? Böyle bir saha da dövüşmek neredeyse imkansızdı.
Ama Yöneticiler karşı çıkmadı. Onlar Milius'u ilk gördüğü anda böyle biri olmasını beklemiyorlardı. Ama yapacak bir şey de yoktu. Milius kendisinden eminse onların da kendilerini yormalarına gerek yoktu.
Hera kaşlarını çattı ama bir şey demedi. Bu sahada dövüşmek kesinlikle kötüydü ve Yarı Finaller için uygun değildi fakat şimdi böyle bir şey söylerse Milius'un gözünde düşük bir izlenim bırakmış olacaktı. Ne kadar en başından beri Milius'un onu sevmediğini bilse de umursamamıştı ama O Karanlığın Efendisi olunca işler tamamen değişmişti. Artık böyle devam edemezdi. Sakince Milius'a karşı teslim olmaktan başka bir şansı yoktu.
O sırada dövüş başladı. İki tarafta birbirlerine bakıyordu. Hera güçlüydü fakat hala kendinden emin değildi. O gün Milius'un yoğun aurası Lee Klanının yaptığı güçleri etkisiz hale getiren evin sütunlarını bile parçalamıştı. O gün her biri bunun bir sorundan dolayı olduğunu düşünmüştü fakat yanılmışlardı. Milius o gün Hera'ya olan öfkesinden dolayı o sütunları parçalamıştı. Ama şimdi Milius sakin görünüyordu. Sanki Hera'ya karşı hiç bir kötü düşüncesi yok gibiydi.
O an Milius yavaşça ilerlemeye başladı. Aynı anda Hera da artık hareket etmesinin gerektiğini fark etti.
Hera ve Milius birbirlerine ilerlerken yavaşça hızları arttı ve ikisi de 1 dakikadan kısa bir süre içerisinde 35 Kilometrelik yolu ilerlemiş ve karşı karşıya gelmişti.
Hera ve Milius aynı anda Kılıçlarını savurdu ve ortada buluştu. İki kılıcın çarpışması bir rüzgar dalgası çevreye yaymıştı ve bu rüzgar dalgası Ian ve Aida'nın çarpışmasındakine benziyordu. Aradaki tek fark bu sefer yapılmış iki saldırının kılıçla yapılmış olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...