"Uzay ve Zamanın Efendisi iken yön duygun nasıl bu kadar kötü olabilir?!"
Friza öfkeyle Luis'e bağırdı. Luis ise sanki hiç bir sorun yokmuş gibi etrafına bakıyordu. Sanki biraz daha bakarsa doğru yönü bulabilecek gibiydi ama Friza ile Milius bunun bir yalan olduğunu çok iyi biliyordu. Bu çocuk onları ilk ışınladığında şehrin içinde 50 kilometre güneye gitmişlerdi. Mühür Klanına göre Kule batıdaydı!
Güney bunun zıttı bile değildi!
Luis parmağını kaldırdı ve Friza'nın alnına yumuşak bir fiske attı. Bir ağabey gibi göğsünü kabartmış ve kendini yüceltmişti.
"Öyle dememelisin Küçük Friza. Hayata başka bir yönden bak. Belki de ben Uzay ve Zamanın Efendisi olmasaydım yön duygum çok daha kötü olabilirdi. Şu anki halim-"
"Hadi oradan! Bana tepeden bakma gözlerini oyarım." diyerek Luis'in sözünü kesti Friza ve belinden bir hançer çıkarıp Luis'in gözüne doğrulttu. Görünüşe göre gerçekten Luis'in gözlerini oyma niyetindeydi.
Onların aksine Milius daha çok etrafı gözlüyordu. Şimdi tam olarak konumlarını bilmiyordu ve o kadar uzakta olmalıydılar ki devasa kule bile görünmüyordu. Luis'in böyle kötü bir yön duygusu olduğunu bilseydi kesinlikle onları ışınlanmasına izin vermezdi.
"Yeter! Çok geciktik. Luis'in yön duygusuna güvenemeyiz fakat yanlış yöne gitme lüksümüz de yok."
Milius aniden eliyle Luis'in kıyafetinin yakasından tuttu. Ani harekete tepki veremeyen Luis Milius tarafından kavrandı ve bir yöne doğru tüm gücüyle fırlatıldı.
" AAAAAAAAA!! ĞAAAAAAAA!!! "Luis Milius'un inanılmaz fiziksel kuvveti ile havaya uçtu ve bir yıldız gibi gözden kayboldu.
" N-ne yapıyorsun?"
Tabii tüm bu durumda Friza şaşkınlığını koruyamamıştı fakat cevap vermeden önce Milius hızla Friza'yı belinden yakaladı ve bir oyuncak bebek gibi yanına alarak Luis'in tam tersi yönüne koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki Friza'nın yüzüne vuran rüzgar yanaklarında büyük boşluklar bırakıyordu.
"Bu şekilde daha hızlı aradığımızda ulaşabiliriz."
Milius'un fikri biraz kaba olsa da Luis'in onları ışınlamasından daha mantıklıydı. Friza kendini zorladı ve rüzgara uyum sağlayarak ağzını kapatabildi. Ardından normal bir şekilde tekrar konuştu.
"Fakat beni niye başka bir yöne doğru fırlatmadın? Yoksa gerçekten Loli Avcısı mısın? YARD-"
Fakat Friza bağıramadan Milius onun ağzını eliyle kapadı ve sakin bir edayla konuştu.
"Saçmalamayı bırak. Sence diğerlerinin yanına ulaşabilsen bile ne kadar yardımın dokunabilir? Benimle geliyorsun. Seni Sairai'nin yanına şutladıktan sonra ne yaptığınla daha fazla ilgilenmeyeceğim."dedi Milius ve Friza'yı tutarak Kule'yi aramaya koyuldu.
Aynı anda Raim rüya alemini durmadan parçalıyordu. Sitrus sayısız el mührü yapmıştı fakat bir İblis'e karşı bunu devam ettirebilmesi sadece onun yeteneğinin bir kanıtıydı. Onun gibi bir iblis rüyalardan etkilenmezdi. Onlar kabusları oluşturan asıl kişilerdi! Nasıl olur da basit bir rüya ona Etki edebilirdi.
En azından Sitrus Raim'i oyalayabiliyordu. Bu şekilde devam ettirebilirse Haja'nın onu kurtarmak için zaman bulabileceğine emindi.
Tabii ki Haja'nın da çok iyi bir durumda olmadığının farkında değildi.
Haja hançerine Vampir Avcısı Zehri sürmüştü. Bu yüzden Aida'yı kestiği yerler iyileşmiyordu. Aida bir Köken Vampir olsa bile yapabileceği bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...