Aynı sırada Milius ve Friza da Arkhes'ten kurtulmuştu. Milius hala yerde oturuyordu. Friza'nın oluşturduğu bölgeden dolayı rüzgar saçlarını geriye doğru atıyordu ve Milius'un ona attığı meraklı bakışlarını açığa çıkarıyordu.
Aslında şimdi başka güçlerle ilgilenmiyordu fakat başkalarının güçlerini çalabildiği zamanlarda güçlere çok önem verirdi. Sahip olabileceği güçler nadirdi. Ve umarsızca bir güç çalamazdı. Bedenin, Ruhun ve Zihnin bir sınırı vardı. O yüzden etrafta dolaşır ve insanların güçlerini seyrederdi. Bu zaman boyunca çok ilginç güçler görmüştü. Onları çalamamasının tek sebebi biraz daha bekleyerek daha işe yarar bir güce denk gelip gelemeyeceğini görmekti fakat Ölümsüz Yin gözü oluştuğunda artık bir güç de çalamaz olmuştu.
Dönüşüm Bedeni aslında çok ağırlık yapan bir güç değildi fakat Milius'un işine yaramazdı ve Mâlik zihnindeyken Milius, zihinsel olarak çok yoruluyordu. Bu yüzden ondan kurtulmak istemişti.
Şimdi bu gücü çalamayacak olsa da eski alışkanlıkları geride bırakmak zordu.
Friza aslında bu durumdan gururlanıp Milius'a karşı övünmeyi düşünüyordu fakat gözleri odağını kazandığı anda o Mor gözleri görünce ürkmüştü. Sadece o açgözlü Mor gözleri görmek bile kalbini yerinden oynattı.
Milius alışkanlıklarının korkunç yanını biliyordu. Bu şekilde bir çok insana bakmıştı. Hepsinin uzunca bir süre kendine gelemediği olmuştu.
Bir sonraki anda Milius kayboldu ve aniden Friza'nın arkasında belirdi. Parmağını hızlıca uzattı ve Friza'nın başına dokundu. Parmağının ucunda beyaz bir ışık vardı.
Dokunduğu bölgeden siyah bir sıvı çıkarken Milius onu hızla eliyle sildi ve elinden beyaz bir ışık çıkıp onu yok etti. Ardından Milius derin bir nefes verdi ve Arkhes'in gittiği yöne baktı. Friza hala bir şey anlamamışken Milius anlatmaya başladı.
"Arkhes'i öylece küçümseme. O her zaman yedek plana sahip birisidir. Buraya geldiğinde senin zihnine bir tohum bıraktı. Bu şekilde senin yerini bulabilecek ve eğer tohum yeterince büyürse senin zihnini bile kontrol edebilir."
Friza şaşkınlıkla gözlerini açtı. Milius'un anlattığı şeylerin ne zaman nerede olduğunu bile anlayamamıştı. Arkhes onların olduğu yere geldiğinde ve Milius ile çarpıştığında hep ondan uzaktı. Bunu nasıl yaptığını algılayamadı.
Bunları düşündüğü sırada Friza bedeninin zayıflamaya başladığını ve yorulduğunu hissetti.
" Tohumu çıkarmak için ufak bir bedel, biraz yorgun olabilirsin. "
Milius aniden Friza'yı çevirdi ve onu kollarına aldı. Ardından ağaçların arasında hızlıca koşmaya başladı.
"Ama... Ne zaman bana tohum yerleştirdi? Ve o nasıl bunu yaptı?"
Friza için anlaması zordu fakat Milius için bunlar anlaması kolay şeylerdi. Friza'ya baktığında anlamış olmasından anlaşılmıyor muydu? Onu ışıkla yok etmesinden anlaşılmamış mıydı?
"Zihnine uzaktan yerleştirdi. Diğerlerine kıyasla senin zihnin daha korumasız. Karanlığı zihnine ulaştırıp orada bir tohum haline getirmiş. Bu onun bile yapabileceği bir şey."
Milius ağaçların arasından hızla sıyrılırken rüzgarın hışırtısı ile bile Friza Milius'un ne söylediğini duyabiliyordu. Ama bu yeterli değildi.
" Anlamıyorum. "
" Arkhes bir 7 Element Avcısı. "
" Haaaa... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasíaBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...