Ay yerini güneşe bıraktı ve gece sona erdi. Normalde görevlilerin Çeyrek Finallere katılacak olan 8 kişiyi alması gerekiyordu fakat 8 kişi daha onlar gelmeden yerlerinden ayrılmış ve arenaya gitmişti. Fakat görevliler bunu bilmiyordu ve eve vardıklarında da evin bazı noktalarında çökmelerin olmasını da beklemiyorlardı.
Arena da ise çok farklı bir heyecan vardı. Bugün en heyecanlı dövüşler yapılacaktı ve kimse bunları kaçırmak istemiyordu. Savaşçıların inanılmaz hızlarından dolayı da Arenanın büyük sahalarından birine geçilmişti. Bu saha 20 km idi. Bir ucundan diğer ucu gözükmüyordu bile ama Eria Kralı hala şüpheliydi. İlk 8 de olanların bu sahayı yıkma ihtimali vardı. Kendi kızı da buna dahildi.
Milius ve diğerleri özel koltuklara oturtulmuştu. İlk 8 de olan kişilerin imparatorlar tarafından bilinmesi amacıyla böyle bir kural konulmuştu. O sırada ise bütün imparatorluklar Çeyrek Finalistleri süzüyor ve çocuklarının onlar kadar güçlü olup olmadığını sorguluyorlardı. Bazıları çocuklarının turnuvaya katılmasını sağlamıştı fakat daha ilk etap da elendikleri için bunu kimseye belli etmemişlerdi. Diğerleri ise ölüm riskinden dolayı çocuklarını turnuvaya sokmamıştı. Bazı Klanların ve Krallıkların çocukları ilk Etap da öldürülmüştü çünkü.
Milius ise seyircilere bir bakış attı. O seyircilerin arasında Arkhes'in de olduğunu biliyordu. Onun ve Aida'nın zayıf anını arıyordu. Fakat eğer işine geldiğini fark ederse diğerlerini de öldürmekten kaçınmazdı. Ne de olsa özniteliği olan herkes onun için potansiyel avdı.
"EVET SAYIN SEYİRCİLER HEPİNİZİN HEYECANLI OLDUĞUNU BİLİYORUM!!! ERİA TURNUVASININ ÇEYREK FİNALLERİ BAŞLASIN!!!!"
Yönetici duyuruyu yaptığında İmparatorlar bile coşmuştu. Halk ise İmparatorları umursamıyordu bile. Herkes çılgın gibi bağırıyor ve tezahürat yapıyordu.
" İlk Dövüş Ian Freya VS Wu Liu!!!! "
Ian ve Wu Liu sahaya doğru çıktı. Wu Liu bakışlarını seyircilerin olduğu yere çevirdiğinde babasını gördü. Üzerinde savaşçı tarzı bir kıyafet vardı ve bakışları sertti. Fakat Wu Liu babasının o bakışlarının arasında gururu görebilecek kadar tanıyordu. Ne kadar saklamaya çalışsa da gözlerinden akan gururu değiştiremiyordu.
Yanında ise Wu Liu'nun annesi vardı. O hiçbir şeyi saklamaya çalışıyordu. Gözlerinden yaşlar akarken hizmetçisi onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Oğluyla ne kadar gurur duysa da onun hayatını gururdan daha çok önemsiyordu. Ona bir şey olsaydı ne yapardı?
Wu Liu'nun en çok merak ettiği kişi ise annesinin biraz daha yanında duruyordu. O da Wu Liu'nun annesini sakinleştirmeye çalışıyordu fakat kendi göz yaşlarına bile hakim olamazken bunu nasıl söyleyebilirdi.
Parlayan Güneş Mai. Bu onun lakabıydı fakat uzun zaman önce gerçek ismini bırakıp bu ismi almıştı. Belki de Wu Liu dışında onun gerçek soyunu bilen biri yoktu. Fakat o Wu Liu'nun tek dostuydu. Gerçekten ona büyük bir minnet borçluydu ve bugün ne kadar güçlendiğini göstererek bunu kanıtlayacaktı.
Ian ise bambaşka bir yere bakıyordu. Eski Loncası da buraya gelmişti. Gelmelerinin tek sebebi o Efsanevi Köken Avcısının Köken vampirleri nasıl öldürdüğünü görmekti. Ian Orta Dağudaki bütün Köken Vampirleri kendisi öldürmüştü. Fakat kimse nasıl yaptığını bilmiyordu. Bugün tüm gücünü kullanmak zorunda olduğunu biliyorlardı.
Dövüş başladı. İki tarafta birbirlerine tüm güçlerini kullanacaklarına dair söz vermişti. Durmak yoktu. İki tarafta hızla birbirine koşuyordu.
Wu Liu'nun Gölge Süvarisi sadece gölgelere girmesini sağlamıyordu. Aynı zamanda hızını da arttırıyordu. Gölgelerin içinde inanılmaz bir hızda ilerliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
خيال (فانتازيا)Bir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...