Cemre bebeğin masum gözlerle ona bakıp gülümsediğini görünce kalbi merhamet yeşerir.
Bir gün bende anne olabilecek miyim diye düşünür kederle. Yeğeninin uyukladığını görünce yavaş hareketlerle yatağına yatırır. Usulca çıkar oda dan, ayakları onun cerenin odasına götürür.
En son kavgalarından bu yana, her şeyi sorgulamaya başlamıştır kafasının içinde. Odanın kapısını açtığında cerenin tekerlekli sandalye de camın köşesinde, gülleri sularken görür.
Cemre hiç sevmez güllerin kokusunu, genel olarak çiçek sevmez, kardeşinin tersine çiçekleri sevmez, onu mutlu eden tek şey şarkıdır söylemektir.
Ceren güzel bebeklerine su verirken diğer yandan yapraklarını tek tek okşar parmaklarıyla, oda da duyduğu ayakkabı sesi duyunca, gözlerini güzel güllerden ayırıp sesin geldiği yöne bakınca.
Dudakları düz bir çizgi haline gelir, kızgın bir halde, kim bilir yine niye geldi diye söylenir.
Cemre kardeşine bakacak gücü bile bulamaz kendinde, ayaklarını sürükleyip yatağın kenarına oturur, ellerini birleştirir sıkıtılı bir halde, gözleri boşluğa bakar, hüzün çöker gözlerine. Aklından bir türlü atamadığı cenkin sözleri içini yakar.
Ceren kaşlarını çatmış ablasına bakar, neden buraya geldiğini anlamaz, hele hele dokunsan ağlayacakmış gibi duran halini hiç mi hiç anlamaz.
Gözleri sanki kendisini görmez.. boşlukta kaybolmuş gibi.. Konuşması için boğazını temizler gibi yapar...Onun bu hali nedense cerene dokunmuştur, ne kadar kızgın kırgın olsa da, ablası sonuçta kardeşlik bağı hafife alınacak basit bir duygu değildir.
Yeri geldiğinde ekmeği bile ikiye ayırıp paylaşırsın, yemeğini derdini umutlarını her şeyini paylaşırsın, keşke ablası o günleri unutmasaydı, keşke kardeşliklerini unutmasaydı. Şimdi ne zamanı geri alabiliriz, ne de çocukluğumuzun masumiyeti geri gelir.
-Cemre cerene bakar düz bilr halde, sesi soluğu soğuk çıkar.
- Nasıl yaptın...diye fısıldar...
Ceren ablasın soğuk sesinden korksa da ne demek istediğini anlamaz.
- Neyi, nasıl yaptım.
Cemrenin yüzünde mimikleri hiç oynamaz, sağuk nazarlarla kardeşini süzer baştan aşağı, tekerlekli sandalyeye bakar, boş gözlerle.
- Nasıl bu kadar sevilmeyi başardın gerçekten merak ediyorum .
Ne yaptın da herkesin, kalbine kazıldın. Herkezsin seni neden sevdiğini, niye hep senin yanında olduklarını, cidden merak ediyorum.
Daha bundan bir kaç ay önce, etrafımdaki insanlar, beni parmağıyla örnek kişi olarak gözterirken, şimdi kimse yüzüme bile bakmıyor neden? sesi sonlara doğru kısılır.
Ceren ablasının bu durumuna ilk kez üzülür, insan ne yaparsa kendine yaparmış yazık.
Bencillik, yetinmeyi bilmemek insanı felakete sürüklermiş. Bunu ablasına bakarak daha iyi anlar ceren. Titreyen sesiyle...
- Sence abla... En başından beri yanımda olmadın.
Sana en çok ihtiyacım olduğunda sırtımdan vurdun beni, sakatlığımı yüzüme vurmadığın bir günüm oldu mu gerçekten, zahmet etme ben senin yerine de, cevap veriyim hayır.
Ben sadece sevdim abla, yalansız dolansız sevdim tüm kalbimle sevdim. Güvendim o da beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
Cemre kardeşine kaşlarına çatarak bakar bunları dinledikçe, bu hikayenin kazananı ben olmalıydım diye düşünürken kaybedeni ben oldum der içinden acıyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM (Ceren ❤ Nedim) - (Cenk ❤ Cemre)
Fiksi PenggemarHerkes bir bedel öder.... Ben Ceren Bende ödüyorum. Hemde en acı şekilde... Evlendim aldatıldım... Kim intikam istemez ki ben isterim hen de en acı en adi şekilde ben ceren karaçay kocamın ve ablamın ihanetiyle kalbimi kor ateşlere attım... Düğün g...