Cenk otelde uyanmanın sersemliğini yaşarken, gözü telefonuna kayar, arama var mı diye merak eder, ekranda sadece annesinin cevapsız aramalarını görünce yüzünü buruştur, itiraf etmeyi gururuna yediremese de, ekranda görmeyi istediği tek isim cemredir. sıkıntıyla nefes verirken dilinden küçük bir küfür kaçar
- Hangi yüzle ondan çağrı bekliyorsun oğlum, vurdun lan kızı.. Vurdun..
Gözünde o sahne canlanınca, elini öfkeyle savurur,yan tarafına, lambayı fark etmeyen genç adam, elinin sızısını başta anlamaz, kırılan gece lambasının kırıkları elini keserken bile, onun aklı da kalbi de, çift yağmur gözdedir.
Dün gece hangi akılla, sarhoş olana kadar içtiğini düşünür. Ve tabi, bir de otele nasıl geldiğini düşünür. Cevabını bulamadığı soruların peşine düşmenin bir işe yaramadığını düşünen genç adam, üstü başına bakar, beyaz gömlek ve pantolonunun buruş buruş olması, onun bayağ bayağ geceyi dışarıda geçirdiğini söyler. Aklı cemre de kalan cenk, ona bakacak yüzü olmasa da, onu görmek ister.
......
Cemre bahçe de beyaz dantellerle kaplanmış elbisesiyle çardakta otururken, neyi kimi beklediğini bilmez telefonun sesiyle girdiği derin düşüncelerden çıkar. Telefonunda yabancı numara görünce açmak istemez başta.. Merakı galip gelir, açıp kulağına dayar.
- Alooo.. Kimsiniz.. Alo sesiniz gelmiyor.
Telefondaki sessizlik genç kadının içini ürpertirken birisinin ona kötü bir şaka yaptığını düşünür bir süre daha ses gelmeyince, kapatmaya karar verir ta ki o sesi duyana kadar..
- Kapatma Cemre, yalvarırım kapatma..
Cemre duyduğu sesin şaşkınlığıyla çardaktan kalkarken, bahçe kapısından cenkin girdiğini görür. Ne yapacağını bilemez, Alpaslanın acıdan kastkatı kesilen sesini dinler.
- Ben... Ben ben...
Beni güzel hatırla cemre, sana hüzünlü gözlerimi bırakıyorum, beni güzel hatırla.. Sana söyleyemediğim günaydınlar içimde yangın olup giderken, zihnimde kalan gülüşünle avunuyorum,
Beni güzel hatırla, hayal et ki, bir rüzgarım.. Hayatına ansızın girdim, bir an savurdum şuursuzça hırçın rüzgarımı .. usulca esip gittim hayatından.. Avuçlarımda, narin ellerinin hayali, gözlerimde, bana mühür bakışın, mıh gibi aklıma kazılmışken, sesin yoldaşım oldu... Gidiyorum hayatından cemre, avuçlarında, utandığım gözyaşlarımı bırakarak gidiyorum..
Telefonda bir titrek bir ses duyulur..
- Hoş çakal mühür gözlüm..
Cemre her dinlediği cümlede acı çeken adam için içinde hissettiği kırgınlığa anlam veremez, alpaslanı uzun zamandır tanımasa da, bazın bir bakış bile bir ömür tanımaya bedeldir. Bu adamın canı kendisi yüzünden yandığını bilmek cemreyi de üzse de, bu durumda ne yapılması gerektiğini bilmez, alpaslan ne kadar iyi birisi olsa da, ona karşı içinde en ufak bir kıvılcım denilen şey yok.
Onun sesi içinde kelebekler kanat açtırmıyor, bunu tek bir kişi yaptı, oda arabadan bir suçlu gibi çıkıp, başı eğik bir halde, üstü başı dağılmış cenkten başkası değil... İçinden bir kes daha kızar cemre, neye kime kızdığını bilmeden.
- Neden.. Neden insan seveceği kalbi seçemiyor, allahım. Telefonun kapandığını anlayan cemre, gözlerini Cenke suçlu çocuklar gibi kendisi dışında bakışları her yere kayan gözlere bakar..
Cemre onun konuşmyacağına emin olunca, onun yanından geçip eve doğru giderken geçikmiş itirafla ayakları gitmemek için, isyan eder durur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM (Ceren ❤ Nedim) - (Cenk ❤ Cemre)
FanfictionHerkes bir bedel öder.... Ben Ceren Bende ödüyorum. Hemde en acı şekilde... Evlendim aldatıldım... Kim intikam istemez ki ben isterim hen de en acı en adi şekilde ben ceren karaçay kocamın ve ablamın ihanetiyle kalbimi kor ateşlere attım... Düğün g...