Emir çalışma masasın da, gözlerini kapatmış sessizliği dinlerken, kapının sesiyle gözlerini açmadan soğuk bir sesle...
- Gel...
Kapı açılır, Emirin sağ kolu Murat elinde bir dosyayla gelir, Emirin masasının üstüne koyar, emir gözünü açma gereği bile duymadan eliyle çık işareti yapar, Murat sessiz sedasız çıkar odadan...
Emir yavaşça soğuk gözlerini aralar, dosyayı eline alır, dosyanın üstündeki ismi okurken, gözlerinde acımasızca parlamaya başlar, avına yaklaşan aslan misali... dudaklarından cümleler dökülür...
- Damla KARAÇAY
.........................❤.............................
Ceren gözlerini güneşin ışıklarıyla açar, çocuk ağlama sesini duyunca yerinden doğrulmaya çalışır, tam başaramasa da kısmen doğrulur, kapı açılıp ceylan kucağında kızıyla içeri girer, bütün dünya o an onun olur...
Minik kızını kollarına alınca yüzünde, öyle bir gülüş vardır ki, insanın içi titrer o an.
Bebekte annesinin kokusunu hissedince ağlamayı keser, ellerini yumruk yapmış kaldırır havaya doğru, ceren içi bir garip olur, bebeğine bağrına basar, gözleri dolu dolu olur;
- Bebeğimmm... Anneemmm, sen beni mi özledin? Benim güzel meleğim acıkmış mı?
Geceliğinin üstünü aralayıp bebeğini doyurmaya başlar, bu duygu nasıl anlatılır ki, içine bir kor düşür cerenin diline düşer duası..
- Allahım ya onu kaybetseydim, kokusunu bile duyamadan yavrumu kaybetseydim, nasıl dayanırdım yarabbim, sen kimseye evlet acısı verme...
Nedim sabah telefon çalınca, cereni uyandırmamak için balkona çıkmıştı, konuşmayı uzun tutmadı kapattı.
Odaya girdiğinde cereni ve bebeğini görünce, içi ıssınır genç adamın, aralarındaki sorun hala sıcaklığını korur, çok fazla yüzyüze gelmemeye çalışırlar, doğumdan bu yana 2 ay geçmiştir.
Ceren kendini iyice toparladı, öyle ki kendi kendine, ayağa kalkmak için çabalar, kimseye de bundan bahsetmez...
Nedim sabah ceren uyanmadan işe gider akşam o uyumadan odaya gelmez, iki ay böyle geçmiştir karı kocanın, bugün pazar olduğu için işe gitmemeyi düşünür, güzel kızına zaman ayırmayı planlar..
Cerene başıyla soğuk bir selam verip odadan çıkar, ceren arkasından boynu bükük izler...
Bu ayrılık onu yormuştur artık... Ceylana kazımı çağırmasını söyler, kazım emri duyar duymaz odaya gelir, cereni tekerlekli sandalyeye, bindirir, ceren kibarca teşekkür edip kahvaltıya kendisi tek başına gitmek ister, evde asansör olduğu için kendi başına inip çıkabiliyor.
.......................❤............................
Kahvaltıya inen nedim, kahvaltı masasında sadece cemreyi görmeyi beklemiyordu, hızla salondan bahçeye çıkmak için hamle yapar, cemre onu görür görmez, bahçeye gitmek üzere olduğunu görünce...
- Nedim dur... Lütfen konuşalım...
Nedim canı sıkın bir halde cemreye döner, daha ne istiyor bu kız, yine ne saçmalayacak acaba...
Cemre ellerini birbirine sürter, güç almak için bu anı her zaman yakalayamayacağını oda bilir, o yüzden bu şansı iyi değerlendir melidir. Mahcup bir sesle...
- Neden benden kaçıyorsun nedim...
Nedim kaşlarını çatıp karşısındaki kıza ağzı açık bir halde bakar, bu kız benimle dalga mı geçiyor, hiç bir şey olmamış gibi birde karşıma geçmiş konuşuyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM (Ceren ❤ Nedim) - (Cenk ❤ Cemre)
FanfictionHerkes bir bedel öder.... Ben Ceren Bende ödüyorum. Hemde en acı şekilde... Evlendim aldatıldım... Kim intikam istemez ki ben isterim hen de en acı en adi şekilde ben ceren karaçay kocamın ve ablamın ihanetiyle kalbimi kor ateşlere attım... Düğün g...