Şeniz ayna da saçlarını son kez, eliyle düzeltip aynada kendine gülümseyerek bakar. Rujunun hafif taştığını gören kadın, işaret parmağın ucuyla hafifçe silip, kendinden emin bakışlarıyla kalkar sandalyeden, odadan çıkıp salona gider, oğlunu koltukta sızmış görünce, biçimli kaşları çatılır, tereddütlü bir halde, oğlunun yanına gelir, eliyle omzunu sarsıp uyandırır, derin uyuyan adamı.
Cenk gözlerini açıp etrafına şaşkın gözlerle bakıp nerde olduğunu anlamaya çalışır. Salonda sızıp kaldığını anlayan adam, annesinin durgun bakışlarının eşliğinde, koltuktan doğrulur. Şeniz oğlunun bu halinden endişe eder, her anne gibi oğlunun saçlarını eliyle düzeltip sorunun ne olduğunu öğrenmek için.
- Noldu cenk, niye böyle dağıldın sen.. Benim etrafa gülücük saçan oğlum, nereye gitti.
Cenk annesine dönüp bakar, boş gözlerle, içinde ucu sonu olmayan karanlık onu içine çekip boğdukça, cenkin sessiz çığlığını kimse fark etmez, annesinin endişeli halini gören genç adam.. Dudaklarına yerleşen kaybetmenin burukluğuyla,
- Gitti anne, ikinci kez gitti.. Gitmekte haklı da, ona nasıl kızarım ki.
Ben anne, ben.. Senin düşündüğün gibi etrafa saçtığım gülücükler, mutluluktan uzaktan yakından alakası yok,, içimdeki yalnız çocuğu saklama çabamdı.
Cemreden önce, gece olup üstüme çöken karanlıkta , biz o çocukla karşılıklı oturup dertleşirdik gecelerce.
Ne sen, ne babam.. Kimse bir kere bile mutlu musun cenk, bir derdin mi var, biz her zaman senin yanındayız, demediniz anne , siz görmek istediğinizi gördünüz anne. Yalan mı?
Bundan sonra, benden bir şey beklemeyin artık. Beni kendi halime bırak, nasıl bunca zaman yanımda olmadınız, bundan sonra da olmayın.
Şeniz, sessiz bir halde, oğlunun ateşlerde yandığını gördükçe, o kızı sevmese de, cenk için kabul etmeye bile razı artık. Ama cemre yok, ortadan kaybolalı 2 gün oldu. Polisler her yerde aramalarına rağmen haber yok. Bu işin sonunun nereye gideceğini kara kara düşünür şeniz.
.....
Selçuk Salonda tv izlerken, çalan telefonla kaşlarını çatıp hemen açar. Arayan kişi cemreyi takip eden adamlarıdır.
Duyduğu sözlerle yüzü şekilden şekle giren genç adam öfkeyle belindeki silahı çıkarıp, şarşönü kontrol ederken, iğer yandan, mutfakta santviç yapan ömere seslenir.
- ÖMERRRR... BIRAK SANDİVİNÇİ, İŞLER KARIŞTI. ACELE ET, HEMEN ÇIKIYORUZ..
Ömer selçuğun sesinden durumun ciddiyetini anlar, hemen oda arkasındaki silahı çıkrıp, mutfaktan çıkar selçuğun kapıya doğru gittiğini görünce, o da aceleyle arkasından yetişerek.
- Noldu oğlum, sorun ne?
Selçuk kapıyı açmış, Siyah cipe yaklaşırken, ömere göz ucuyla bakıp bilgilendirir.
- Cemre yok iki gündür, peşine taktığımız adamımızı yaralamışlar, adam hastanedeymiş, yeni açmış gözünü. Alpaslanda yok ne zamandır, bir şey olu oğlum kesin bak eminim..
Ömer sıkıntıyla dudaklarını sıkarken, Şöför koltuğuna bu sefer Selçuk yanına ömer oturur, son gaz.. Bu işin arkasında olduğunu düşündükleri adamın deposuna giderler, Sarının.
.......
Adam buz gibi bakışlarıyla, acıdan yanan bir çift gözlere bakıp
- Yerinde olsam, ona giderdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM (Ceren ❤ Nedim) - (Cenk ❤ Cemre)
FanfictionHerkes bir bedel öder.... Ben Ceren Bende ödüyorum. Hemde en acı şekilde... Evlendim aldatıldım... Kim intikam istemez ki ben isterim hen de en acı en adi şekilde ben ceren karaçay kocamın ve ablamın ihanetiyle kalbimi kor ateşlere attım... Düğün g...