"Çiçeklerde solar..."
Ayaklarım adeta daha fazla yürümemek için direnirken nefes nefese olduğum yerde durdum.
Yeşil gözlüm arkada bizim tayfadan arkada kaldığımı fark edince yanıma geri dönüp, "Ne oldu?" diye sordu.
Çantasının kenarındaki suyu çıkarıp bana uzattı. Suyu alıp sorusuna cevap verdim.
"Çok yoruldum. Ayaklarım daha fazla gitmiyor. Neredeyse bir saatten fazladır yürüyoruz."
Suyu anında kafama dikerken yeşil gözlü prensim, "Seni sırtımda taşımamı ister misin?" diye sordu.
Yüzümde hafif bir gülümseme oluşurken elimi yanağına uzatıp yanağını okşadım.
"Yok nişanlım bey. Sende benim kadar yoruldun."
Yeşil gözlerini kısıp gamzelerini belli edecek şekilde gülerken sırtımdaki çantayı çekiştirdi.
"Çantanı ben taşırım. Sen zaten zor yürüyorsun."
Yeşil gözlüm ile ufak çaplı çanta çekişmesi yaşarken kazanan o oldu ve benden çantamı aldı. Bir eliyle elimi tutarken diğer eliyle de çantamı tuttu.
"Senin nişanlın bu kasları niye yaptı sanıyorsun? Hava olsun diye yapmadık ki yavrum?"
Gülerek elini daha sıkı tutarken, "Şapşal..." diyerek mırıldandım.
"Ben senden önce oldukça zeki biriydim manitam. Kusura bakma ama ne olduysa senden sonra oldu."
"Ha! Senin yanında aptal oldum mu demek istiyorsun?"
"Hayır. Senin aşkın aklımı başımdan aldı diyorum."
Aniden durup ona bakarken yüzümde gülümseme oluştu.
"Çabuk ikna oluyorum."
Yeşil gözlüm konuşmak için hamle yapmıştı ki Ali Abi, "Burası iyi!" diyerek bize seslendi.
"Burada duralım."
Sevgili abim ve Aliş oğlanın birden bire doğa merakı oluşmuştu. Sabahın köründe kalkın doğaya açılmaya gidiyoruz diyerek hepimizi saat beşte kapıya dikmişlerdi.
Üstünkörü hazırladığım çantamla kendimi burada ormanın içinde bulmam bir olmuştu.
Bizimkiler teker teker yere otururken Emre Can kafasından aşağı soğuk su döküyordu.
"Kanka gezecek yer mi yoktu ya? Ne bileyim? Cengiz Dede'nin koynunda yatardım ama buraya gelmezdim. Bizim burada ne işimiz var ulan?"
Çantasını yere koyan abim, "Boş yapma Barış." dedi.
"Doğa ile baş başayız işte."
"Doğa kim?"
Kısa süreli bir sessizlik oluşurken abim şaşkın şaşkın karısına baktı. Yüzündeki ciddi ifadeyi bozan Kumsal Yengeciğim anında kahkaha attı.
"Şaka yaptım Deniz'im."
"Aman karım. Güzel karım. Kalbime inme iniyordu. Evli iken dul kalacaktın."
Ali Abi, "Şovu kes evli adam." derken karısına bakıp güldü.
"Bu tayfanın evlisi ve babası benim. Tahtımda gözü olanın gözünü oyarım."
Barış Abi dilini dışarı çıkarmış değişik hareketler yaparken abim derin bir nefes alıp havayı içine çekti.
"Doğadayız arkadaşlar. Nefes alıp veriyoruz. Sonrada elemi kederi püf diye atıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...