89.BÖLÜM

7.2K 582 704
                                    

"Her şey geçiyor. Sensizlik hiç geçmiyor..."

Akşam karanlığı kendini belli ederken genç adam esneyerek demir kapıyı ittirdi.

"Hoşgeldin Emre Bey'im."

Elindeki poşetleri daha sıkı kavrayan Emre, kaşlarını çatarak merdivenleri silen görevliye baktı.

"Abi gözünü seveyim bana bey deme ya. Bende senin gibi insanım. Farkımız ne? Adımla seslen yeter. Kendimi çok tuhaf hissediyorum."

Merdivenleri süpürmeyi bırakan Halil mahcup bir tavırla yeşil gözlere baktı.

"Apartmandaki birkaç kişi bey demeyince kızıyor. O yüzden alışkanlık oldu."

Yorgun yüzüne tebessüm yerleştiren Emre, "Siktirsinler." diyerek mırıldandı. Halil kendini tutamayıp kahkaha atarken Emre'nin elindeki poşetleri görünce ona doğru uzandı.

"Yardım edeyim mi?"

Elindeki poşetleri arkasına saklayan Emre, "Benim ellerim var, abi." dedi. Halil mahçup bir gülümseme ile ona baktı.

"Keşke herkes senin gibi olsa ya Emre oğlum. Kariyer sahibi olunca benim gibileri çok küçümsüyorlar."

"Aman be abi. Herkesin gideceği yer aynı yer değil mi? Mezara kariyer sokamıyorlar. Onların havasıda bu dünyada mazluma çıkıyor."

Halil, kafasını sallayarak Emre'yi onaylarken aklına bir şey gelmiş gibi heyacanla Emre'ye baktı.

"Benim küçük olan verdiğin ilaçlar sayesinde turp gibi oldu. Allah senden razı olsun."

Emre yorgun yüzüne huzurlu bir gülümseme yerleştirip başını öne eğdi.

"Benim hanım teşekkür etmek için sana bir tabak sarma ayırmış. Biraz bekle getireyim."

"Ne gerek vardı? Ben bunu karşılıklı yapmadım ki?"

Halil, "Olsun, olsun." diyerek hızlıca zemin kattaki evinin ziline bastı. Kapıyı Halil'in oğlu açarken Emre ona tek gözünü kırptı.

"Hastalıktan kurtulduğuna göre hafta sonu maç yapar mıyız?"

Küçük çocuk heyecanla kafasını sallarken, Emre elindeki poşetlerden bir tane çikolata çıkarıp çocuğa uzattı.

"Kaldı beş ay."

Küçük çocuk Emre'yi kafasını sallayarak onaylarken ona uzatılan çikolatayı aldı.

"Beş ay sonra Nehir Abla'yı mı göreceksin?"

Emre hafifçe tebessüm etti ve başını usulca salladı.

"Sence beş ay çabuk geçer mi, Yiğit?"

"Üç ay öncede bunu demiştin. Bak zaman hemencecik geçiyor."

Emre, "Doğru." diyerek mırıldanırken Halil elinde sarma dolu olan tabakla yanına geldi.

"Buyur oğlum. Afiyet olsun."

"Elinize sağlık, abi. Güler Abla'ya selamımı söyle."

Halil kafasını sallarken Emre, "İyi akşamlar." diyip asansöre bindi. Dördüncü kata gelir gelmez cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açtı.

Cebindeki telefonu çalarken elindeki poşetleri kenara koyup heyecanla telefonu açtı.

"Nasıl güzel geldin bir bilsen..."

Düşman Mahalleler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin