"İyi ki varsın..."
Konağın içinde kahkahalar atarak konuştururken arkamda olan abim söylene söylene beni kovalamaya devam ediyordu. Var gücümle koşmaya devam ederken merdivenleri hızlıca inip dışarıya çıkmak için hızlandım. Ben daha kapıya gelmeden abim aramızdaki mesafeyi azaltmıştı.
Oturma odasından çıkmakta olan yeşil gözlü prensim kaşları çatık bir şekilde önce abime daha sonra da bana baktı. Yeşil gözlümün arkasına geçip, "Koru beni!" dedim. Abim nefes nefese yeşil gözlünün önünde dururken bende yeşil gözlünün lacivert renkteki tişörtünü tutup abime dil çıkardım.
"Reis bozuntusu beni koru! Kötü kalpli kurt beni yiyecek!"
Abim elini karnına götürüp kahkaha attı. Yeşil gözlü ise başını hafifçe bana çevirdi. "Bu aralar reislikten izinliyim." dedi. Merakla abime baktım.
"Reisliğin izin günü mü var?"
Abim başını olumsuz anlamda sallayıp, "Var mı?" diyerek yeşil gözlüye baktı. Yeşil gözlüm gülerek başını salladı.
"Var tabi. Ben koydum."
Abim şaşkın şaşkın yeşillime bakarken benim varlığımı fark edip bana baktı. "Anlaşma yapalım mı hikayemizdeki beyaz atlı prens?" diye sordu. Kaşlarımı çatarak abime baktım.
"İyi de hikayemizin prensesi benim."
Harbiden öyleydi. Abim kötü kalpli aç kurttu ben de iyi kalpli salak prensestim. Bu durumda abim kendi eli ile yeşil gözlümü beyaz atlı prensim yapmıştı. Abi ben bu çocuğa aşığım...
"Prensesi kurtarmak için prens lazım Nehir'im."
Yeşil gözlü başını sallayarak abime döndü. "Anlaşma nedir?" dedi. Abim sinsice güldü. Kafamı yeşil gözlü prensimin sırtına daha fazla saklarken sessizce mırıldandım. "Bana bak prens! Beni satacak olursan beyaz atın ile kovalarım seni!" dedim. Abim yah he he bakışı atarken yeşil gözlü, "Sus be prenses!" dedi. "Burada hayatın bana bağlı." diyerek devam etti. Hiç düşünmeden yeşil gözlünün sırtına vurdum. Abim kaşlarını çatarak bana baktı.
"Abim burada sen prensessin, prensi öldüren kötü cadı değil."
Abime dil çıkarırken abim yeşil gözlüye döndü. "Evet prens bey!" dedi. "Ya ikimiz kanki olup şu prensesi yeriz ya da sen onu kaçırırsın. Tabi benden kaçmanın yolunu bulursanız." dedi. Yeşil gözlü bana döndü.
"Ne diyorsun bu işe prenses?"
"Benim gibi minnoş narin prensese nasıl kıyarsınız?"
Yeşil gözlü prensim gülümseyip elimi tuttu. Harbiden tuttu. Deniz gözlü abiciğimin gözleri önünde elimi tuttu. Allah! Yandık! Minnoş kalbim pır pır atarken beyaz atlı prensim beni de peşinden çekiştirerek dışarıya koştu. Abim kahkaha atarak bizi yakalarken dışarıda olan tayfanın yanına varmıştık. Abim gülerek yeşil gözlüye baktı.
"Ulan prens bozuntusu! Hani kanki olacaktık?"
"Kusura bakma kurt kardeş. Masalın sonunda küfür yemek istemedim."
Yeşil gözlü prensim, elimi bırakıp masada oturan tayfanın yanına yürüdü. Kumsal'ın yanına otururken Kumsal gülerek yeşil gözlüye bakıp ona heyacanla bir şeyler anlattı.
Bakışlarım abimi bulurken gülümsedim. "Gel kurt kardeş." dedim. "Bugün de kardeşlik kazansın." diyerek abime sarıldım. Deniz gözlüm beni kolları arasına alıp gülümsedi.
"Çok seviyorum ulan seni!"
Başımı kaldırıp abime baktım. "Biliyorum." dedim ve abimi iki yanağından öptüm. "Çünkü ben de seni çok seviyorum." dedim. Elini saçlarıma götürüp saçlarımı karıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
Chick-Litİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...