8.BÖLÜM

37.5K 1.8K 760
                                    

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu..."

   Başımızın etrafında dönen teyzeler, kafamızın üstünde kaynar su...

"Aa sıkıldım yahu ben! Ne saçma şey bu!"

  Gökhan Abi eliyle dudaklarımı kapatıp, "Kızım sus, bak teyze kontrastre olamıyor." dedi. Abim, Gökhan Abi'nin koluna vurup elini çekti.

"Lan! Kız kardeşim nefes alamayacak. Bu kız normalken nefes alamıyor sen de ağzını kapatıyorsun ölür vallahi."

"Övdün mü gömdün mü belli değil abi."

"Övdün canım kardeşim övdüm."

  Bir şey diyeceğim sırada kafamızın üstünde kaynar su ile bir şeyler yapan kadın homurdandı. Kadın kafamızın üstüne beyaz çarşafı sermişti ve kaynar su ile bir şeyler yapıyordu. Annemin diyişi ile kurşun döküyordu.

   Abim sıkıldığını belli edercesine ofladı. "Anne daha fazla şu saçmalığa kanmayın!" dedi. Kafamı sallayıp abimi onayladım.

"Öyle deme oğlum baksana ne gözler var üstünüzde. Bir sağlam tarafınız yok. Yüzünün haline bak."

  Abimin yüzüne baktım. Evet geçen haftadan sonra yüzünde hala kalan yaralar vardı. Aklıma o gün gelince istemsizce yüzüm düştü. Güvenim kırılmış gibi hissediyordum. Hem de yeşil gözler tarafından bitmiş olan bir güven.

   Gözlerim Ali Abi'ye takıldı. Uyuyor muydu o? Yanımdaki Gökhan Abi'nin koluna vurdum. Birkaç saniye sonra tüm takım Ali Abi'ye baktı. Selin, Ali Abi'nin o halini çekerken, Gökhan Abi ve Barış Abi beyaz çarşafın altından kaçmaya çalışıyorlardı. Başımıza toplanan teyzelerin hepsi kurşun döken kadının yanının gidince fırsat bu fırsat diyip emekleyerek kapıya yöneldik.

   Kurşun döken kadın saçma sapan şeyler derken tüm kadınlar şaşkınca tepkiler veriyordu. En sona ben, Gökhan Abi ve Ali Abi kaldık. Ali Abi'yi uyandırıp beden dili ile ne yaptığımızı anlattıktan sonra Ali Abi uykulu hali ile emekleyerek gitti. Ben de gideceğim sırada Gökhan Abi durdurdu. Cebinden telefonunu çıkarıp YouTube'ye girdi. Arama yerine 'Korku sesleri ' yazdı. Videolar arasında bir tanesine tıklayıp videoyu başlatmadan bana baktı.

"Şimdi sen git ben de hemen arkadan geleceğim."

    Kafamı sallayıp emekleyerek bulunduğumuz odadan çıktım. Bizimkilerin yanına gittiğimizde hepsi de söyleniyordu. Ali Abi'de uyuyordu. Elime ayakkabılarımı alıp abime baktım. Abim gülümseyip beni merdiven basamağına oturttu. Conversimin birini alıp giydirdikten sonra ipini sıktı.

"Böyle iyi mi? Fazla sıkmıyor değil mi?"

   Kafamı olumsuz anlamda sallayıp güldüm. Abim bağcığımı bağlarken yüzündeki yaralara baktım.

   Gözünün yanında oluşan morluk, patlayan kaşı ve yanağındaki büyük morluk...

   Abimin o depoya gitmesinin sebebi o adamlarla konuşmakmış. Abimin yanında olan çocuk sanırım o adamlara bulaşmış ve adamlarda o çocuğu tehdit etmiş. Çocukta abimden yardım istemiş. Bizim koca yürekli reiste bize bela olmasınlar diye tek başına gitmiş.

   O günden sonra değişen çok şey vardı. Mesela iki mahallede reislerinin kavga ettiklerini düşünüyordu. Abimde o çocuğa verdiği sözden dolayı açıklama yapmamıştı kimseye. Olayı sakladığı için herkes iki reisin düşman bayraklarını çektiğini düşünüyordu.

    Yeşil gözlü oğlana gelince. Geçen haftadan beri birkaç kez görmüştüm o kadar. Gördüğüm yerde bakışlarımı kaçırıyordum. Düşmanımdı ya baştan öyle yapmam gerekirdi.

Düşman Mahalleler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin