"Sevgi bağı ile kurduğun her şeyin sonu huzura kavuşur..."
Kalabalık pazarın içinde annemin peşinden deli dana gibi bir sağa bir sola giderken oflayarak anneme söyleniyordum.
"Tabi oğlun evlendi. Sen de biricik kızın Nehir'in minnoş kollarını yoruyorsun anne. Yıl olmuş 2022 sen hala pazar arabası almamak için direniyorsun."
Annem domates seçmeyi bırakıp gözlerini kısarak bana döndü. "Abinle pazara gitmenin en güzel yani sessiz olmasıydı, Nehir. Sen bir susmadın ayol." dedi. Somurtarak anneme bakarken tam olarak iyi insan lafın üzerine gelir hesabı oldu ve karısı ile abim yanımıza geldi.
"Ayla Sultanım?"
Abime sevimli bir şekilde gülerken Kumsal Yengeciğime öpücük gönderdim. Canım yengem bana karşılık verirken abim karısı ile pazara çıkmanın heyecanını anlatıyordu.
"Evlenmek harika bir şey. Gençleştim resmen bu kadar mı fark eder."
Abimin ben evliyim ve mutluyum cümlesine maruz kalmak istemeyen annem domates seçmeye devam ederken ben de ayaküstü evli abim ve onun güzeller güzeli karısı ile sohbet ettim.
Yeşil gözlümden geldiğine emin olduğum mesajın sesi ile elimdeki poşetleri yere koyup heyecanla telefonumu çıkardım.
Kendisi ile aramız biraz bozuktu. Ben ona çalışmak istediğimi söylemiştim. Oda çok güzel fırça çekerek bana baya kızmıştı.
Pazara çıkmadan önce yeşil gözlüme iş buldum yazmıştım. Oda mesajıma sonunda cevap vermişti.
Bahar Gözlüm: Bu konuyu konuştuğumuzu sanıyordum.
Ben: Hayır, sen konuştun. Ben sadece dinledim.
Bahar Gözlüm: Yani?
Ben: Yanisi şu Emre Seray'cığım. Ben çalışacağım ve sen de nişanlım olarak bu fikrime saygı duyacaksın.
Bahar Gözlüm: Hayır dedim Nehir! Anla şunu!
Ben: O ünlem ne?
Bahar Gözlüm: Hayır dedim Nehirciğim şunu anlar mısın lütfen?
Kendimi tutamayıp gülerken, "Ha şöyle akıllı ol." diyerek mırıldandım. Ben kendi kendine gülerken yanımıza elinde dünya kadar poşet ile Barış Abi geldi.
"Ben spora gitmiyorum arkadaşlar çünkü anam sporu ayağıma getiriyor. Kadın beni pazarda poşet taşıtmak için doğurmuş. Hayır ben askerde bile bu kadar ağır yük taşımadım."
Abim elini Barış Abi'nin omuzuna koyup, "Sen askerliğini bedelli yapmadın mı lan hıyar?" dedi. Barış Abi, evet anlamında başını salladı.
"Sonuçta bedelini ödedim kanka. Ayrıca bunu kimsenin bilmesine gerek yok. Şimdi Emre Can duycak diline düşürme."
Barış Abi'ye, "Gökkuşağım nerede?" diyince anında yüzü düştü.
"Bana sakın Gökhan demeyin. Mümkünse Gökhan ile ilgili hiçbir şeyi duymak istemiyorum."
Tam ben soracakken annem araya girip, "Niye ayol?" dedi. Barış Abi anneme dönüp, "Sultanım..." diyerek söze başladı.
"Dün biz ailece Allah'ın emriyle Gaye'yi istemeye gittik. Bu mal Gökhan tutturdu ben de geleyim diye. Ben de mal sevindirmek sevap sayılır diye bunu süs köpeği niyetine yanımızda götürdüm. Ama keşke götürmeseydim. Bu geri zekalı kahveleri içeceğiz benim tüm yaptığım pislikleri anlatmaya başladı. İlkokulda Ali'nin ödevlerini çaldığımı bile anlattı, düşün. Ben yerin dibine girerken müstakbel kayınpederim benim bu hıyara verecek kızım yok diyip bizi kovdu. Sonra benim peder gurur yaptı. Asıl benim size verecek oğlum yok dedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
Literatura Femininaİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...