"Lodos'un rüzgarı fırtına habercisidir..."
"Hoşgeldin, Kız Kulesi..."
Kara gözlerimi yeşil gözlerden biran bile ayırmazken hafifçe tebessüm edip, "Hoşbuldum." dedim. Peki sen hoş musun?
Morarmış göz altları, yorgun bakan yeşil gözleri, olduğundan daha dağınık olan dağınık saçları... Sen benim sevdiğim adama ne yaptın, Emre Seray?
Bakışlarımdaki duyguyu fark edip başını öne eğdi eliyle saçını düzeltti. Farkında olmadan hafifçe tebessüm ederken uzun süre ona baktım.
"Benim sevdiğim adam düşmüş ve daha kalkamamış."
Yeşil gözlerini bana çevirip derin bir nefes aldı. "Sadece biraz yorgunum." dedi. Başımı sallayıp gülümsedim.
"Pes etmiş gibisin. Çabalamak istemiyor gibisin."
Yeşil gözlerini biran bile benden çekmezken başını salladı ve ellerini gri eşortmanının cebine koydu.
"Sen benim aşık olduğum adama ne yaptın, Emre Seray?"
Yeşil gözleri dolarken dudaklarını büzdü. Bir evi yıkmışlar ve yeniden inşa edilmeyi bekliyor... Dudaklarımı birbirine bastırıp elimi öne doğru uzattım.
Uzattığım elimi tutarken bana doğru geldi ve saniyeler içinde başını omzuma yasladı.
"Çok yoruldum."
Sıkıca sevdiğim adama sarılır iken omzuma dökülen göz yaşlarını hissetmemeye çalıştım. Şimdi yanında ağlamaya kalsam ona ayıp etmiş olurdum.
Onun içindeki acı bu kadar ağırken durduk yere ağlamam çok saçmaydı.
Dik dur Nehir Giray. Çünkü sen Emre Seray'ın helalisin. Ben düştüğümde o nasıl beni tutup kaldırıyor ise bende o düştüğünde onu kaldıracaktım. Çünkü anca böyle yakışır biri olabilirdim.
Omuzumda sevdiğim adamın göz yaşları büyük bir yük taşıyormuşum gibi hissettirirken omuzumu dik tuttum.
Çünkü Emre Seray, başını asla öne eğmezdi. Zorluklara rağmen eğmediği başını şimdi eğerse o zaman üzülürdüm.
"Trabzonda söylediklerimi hatırlıyor musun?"
Yeşil gözlü prensimi geriye itip merakla gözlerine baktım. Ben bu kızarmış yeşil gözlere bakmayı sevmiyorum. Usulca başını sallarken tebessüm ettim.
"Dik dur, Emre Seray. Zira sen düşersen arkanda olan herkes düşer. En başta da ben."
Küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzerken elimi yanağına götürüp akan göz yaşlarını sildim.
"Yoruldum, Nehir. Çok yoruldum. "
Ağlamaklı sesi kulağıma dolarken o an sesini duymak istemedim.
Benim bildiğim Emre Seray, başı dik, sesi gür, sert ve aynı zamanda çok güzel gülen biriydi.
Ama bu Emre Seray değildi...
"Özletiyorsun Emre'yi."
Başını öne eğerek susmayı tercih etti. Göz yaşının yakışmadığı tek kişisin. Ben bu Lodos yağmurunu sevmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...