"Herkes acıtır sevdiğinin canını..."
Genç adam elini kapı ziline götürüp derin bir nefes eşliğinde zile bastı. Omzunu yasladığı duvara aynı şekilde başını yaslayıp kapının açılmasını bekledi. İçeriden gelen ses üzerine kapı çok geçmeden açıldı. Kapının ardındaki kadın, uzun uzun karşındaki dağınık gence baktı.
"Bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum."
Genç adam koca züppesini yasladığı yerden çekip karşındaki kadına baktı. Kısa bir an göz göze gelen yeşil gözleri çok şey anlattı yine. Genç adam sanki kendi evi gibi rahatça içeriye girdi.
Yeliz, hafif bir tebessüm eşliğinde kapıyı kapattı. Genç adamın peşinden oturma odasına doğru gitti. Oturma odasına girdiği an kendini koltuğa atmış ve yüzü koyun yatan genç adama baktı.
"Emre?"
Emre ona seslenen Yeliz'e rağmen ona dönüp bakmadı. Yüzünü yastığa gömüp gözlerini kapattı. Onu izleyen Yeliz, ellerini göğsünde birleştirip duvara yaslandı. "Sakın buraya uyumaya geldim deme, yemin ederim kovarım seni!" Yeliz'in yüzü ne kadar ifadesiz olsada ses tonu samimiyet içindeydi.
Emre yüzünü sola çevirip tek gözünü açıp Yeliz'e baktı. "Çok yorgunum, Yeliz." dedi. Yeliz, hafifçe tebessüm etti. Ellerini birbirinden ayırıp siyah koltuğa oturdu. "Dinlen o zaman." dedi. Emre ona tek kaşı havada bir şekilde baktı.
"Nasıl olacak o?"
Yeliz sarı saçlarını arkasına atıp omuz silkti. "Çok basit." dedi gülerek.
"Gebererek."
Emre hafifçe tebessüm etti. Hiç şüphesiz bu durumda onu güldürmeyi başarmıştı Yeliz. Bu yüzden doğru yere gelmişti. Buna emindi.
Onu güldüren kişiler arasında Nehir birinci sıradaydı ama şuan yanında Nehir yoktu.
Emre yattığı yerden hızlıca kalkıp oturdu. Siyah deri koltuğun başlığına elini koyup hemen sonra yanındaki kumandaya uzandı. Tam uzandığı an vazgeçip geri eski haline döndü. Bu Yeliz'in komiğine kaçmıştı. Hafifçe olduğu yerde kıkırdadı.
"Ne bu hal? Kavga filan mı ettin? Yüzüne ne oldu?"
Emre yeşil gözlerini tavana çevirip karanlık tavandaki avizeyi izledi. Yeliz ondan cevap bekliyordu. Bu yüzden, "Cevap?" diye sordu. Emre hala izlemekte olduğu avizeden gözünü ayırmadan, "Önemli bir şey değil ya." dedi.
"İki gündür nezarethanedeydim."
Yeliz, yeşil gözlerini hiddetle açarken, "Ne?" diyerek bağırdı.
"Salak mısın oğlum sen? Ne bok yedin de içeriye girdin?"
Emre gözlerini Yeliz'e çevirip umutsuzca baktı. "Çok soru soruyorsun, Yeliz." dedi ve kısa bir an sonra devam etti.
"Boğuluyorum."
Yeliz, hızlıca oturduğu yerden kalkıp banyoya doğru koştu. Banyoya kısa bir an göz gezdirip daha sonra beyaz dolabı açtı. Dolabın içinden yardım çantasını alıp tekrar koşarak Emre'nin yanına gitti.
Elindeki küçük çantayı az önce oturduğu koltuğa atıp hemen bitişiğinde olan mutfağa girdi. Gözlerini kapatmış bir şekilde oturan Emre'ye, "Kahve?" diye bağırarak sordu. Emre, yanında Yeliz olmasada başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
Chick-Litİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...