"Gel gör beni. Aşk neyledi..."
Hayran hayran gökyüzüne bakarken diğer yandan da yeşil gözlü prensimin kolunu sıkıca tutuyordum.
Sanki bırakırsam gidermiş gibi hissediyordum.
Birara kolunu çekmek için hamle yaptı ama kaşlarımı çatarak ona döndüm. Yeşil gözlerini kısarak gülümsedi.
"Ben buradayım, Nehir. Sen kovana kadar gitmiyorum. Merak etme."
Omuz silkip, "Olsun." dedim. Gülerek bana bakan prensim sonunda kolunu benden çekmeyi başardı. Somurtarak ona bakarken bana doğru eğildi.
"Kızgın halin seni olduğundan çok daha güzel yapıyor. Bil istedim."
Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken saniyeler içinde somurtkan halime geri döndüm.
Pes etmiş gibi yapıp elimi sıkıca kavradı. Tuttuğu elime bakarken gülümsedim.
"Oldu mu?"
Heyecanla kafamı sallarken el ele tutuşan ellerimizi havaya kaldırıp gülümsedim.
"Hem de çok güzel oldu."
Yüzünde huzurlu bir gülümseme oluşurken onu uzun zamandır görmeyen gözlerim prensimin üzerinde uzun uzun gezindi.
"Zayıfladın mı sen?"
"Yoo." diyerek sorumu yanıtlarken elimi elinden çekip elimi onun beline doladım.
"Eskiden ellerim birbirine değmezdi. Şimdi değiyor. Zayıflamışsın işte. Sana sarmalar dolmalar yapayım mı?"
Özellikle uzun uzun yediklerini sayıp zayıflamadığına beni ikna ederken çantamdan bir tane defter çıkardım.
Bu defteri birkaç gün önce almıştım. Özellikle rengini yeşil seçmiştim.
Defterimi yeşil gözlü prensime uzatıp, "Bak." dedim. Defteri eline alıp boş sayfalara baktı ve merakla bana döndü.
"Rengi dışında bir anlam çıkaramadım, Nehir'im."
"Bu defter benim çok özel bir defterim."
Tek kaşını çatarak deftere bakarken, "Ne defteri?" diye sordu. Bu soruyu bekliyormuş gibi heyacanla cevap verdim.
"Psikolog olduğumda hastalarımı bu deftere yazacağım. Ve onlarla ilgili notlar alacağım."
Yeşil gözleri huzurla dolarken içten bir şekilde gülümsedi.
"Böylesine kirli bir dünyada böyle güzel olup iyi olmayı nasıl başarıyorsun?"
"İyiliği senden öğrendim."
Cevap vermek yerine susmayı tercih ederken defterimin kenarında duran kalemi alıp ilk sayfayı açtı.
İlk sayfanın başına birkaç saniye bir şey yazdıktan sonra defteri bana çevirdi.
Emre Seray yazmıştı. Anlamayan gözlerle ona bakarken, "Neden adını yazdın?" dedim.
"Çünkü senin ilk hastan benim. Değil miyim?"
Başımı iki yana olumsuz anlamda sallarken elindeki kalemi alıp bende deftere birkaç cümle yazdım.
Merakla yazdığım yazıyı okurken gülümsedi. Hep senciyim, Seray.
"Yaralıydı, iyileşti..."
Yeşil gözlerini bana çevirip uzun süre hayran hayran bana baktı. Defterimin altına küçük bir yazı yazıp defteri bana uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...