"Lodosun rüzgarı fırtınadan öncedir..."
Mira'dan...
Beyaz hayallerimin an itibariyle siyaha dönüştüğü o zaman diliminde gözümden akan yaşı elimin tersi ile sildim. Beyazlar içinde hayallerim vardı ve bugün o hayallerimin hepsine veda etmek zorundaydım.
Derin bir nefes alıp aynanın karşındaki beyazlar içindeki benliğime bakarken buraya ait olmadığımın farkındaydım. Bu ben değildim ki. Ben sadece Mira'ydım. Ama bu değildim.
Gözümden akan yaşları dizginlemeye çalışırken akan makyajımı düzeltmem gerektiğini fark ettim ama umursamadım. Sonuçta bu gün ait olmadığımı düğünün geliniydim.
Her kızın gelinlik hayalleri vardır. Benimde vardı. Ama benim hayalim gelinlikten çok aşık olduğum adama kavuşmaktı.
Suçluydum.
Bunun farkındaydım ama elimde değildi. Belki ailem sever diyerek hayatımı feda edecektim biliyorum ama yapacaktım. Babam ve annem için yapacaktım.
Kendi aşkımdan pes ediyordum. Aşık olduğum adamdan vazgeçip pes ediyordum ama benim hikayem buydu. Zayıf bir kız olmak.
Zayıftım. Fiziksel olarak değildi bu zayıflık. Gerçekten güçsüzdüm. Çabalamak yerine kolaya kaçandım.
Omuzlarım hali hazırda çökerken, kapının açılma sesi duyuldu. Gelen kişiye bakmadan, "Ne var Burak?" dedim. Çünkü ondan başka kimse buraya gelmezdi.
İçimi çocuksu bir heyecan kaplarken hızlıca elimi kalbime götürdüm. Dudaklarım arasından, "Ali?" ismi çıkarken hızlıca arkamı döndüm.
"A-ali?"
Sevdiğim adam, gözlerini bana dikmiş dolu gözlerle bana bakarken kapıyı kapatıp kitledi ve bana doğru geldi.
"Senin burada ne işin var, Ali? Burak görürse öldürür seni!"
Birkaç adım uzağımda durdu. Gözleri üzerimde gezerken, "Çok güzel olmuşsun." dedi. Acıtıyorsun, lütfen...
Git.
"Nasıl buldun burayı?"
"Emre belki son kez konuşmak istersin deyip buranın adresini attı."
Ah Emre. Bilerek yapıyordu. Vazgeçip Ali'ye giderim sanıyordu. Ama yapmazdım. Emin değilim. Belki de gel dese ona gelirdim.
"Bazen gece yastığa başımı koyduğumda aklıma gelirdi hep seni böyle beyazlar içinde görmek. Hayallerimdekilerden bile daha güzel olmuşsun, gerçekten."
"Gider misin? Lütfen."
Ali başını öne eğip başını iki yana olumsuz anlamda salladı. Ben senden vazgeçsem bile sen benden vazgeçme.
"Sevdiğim kadın..."
"Deme öyle."
Ali başını kaldırıp bana baktı dolu gözlerle. "Her şeyi geç de." dedi öfke ile. "Keşke ayrıldığımız günü, düğün günün yapmasaydın. Bu canımı çok acıttı." dedi göz yaşları akarken. Özür dilerim. Gerçekten özür dilerim.
"Benim için bir şey ifade etmiyordu. Şans eseri oldu. "
Kahverengi gözleri kırmızı olmuştu resmen. Uykusuzdu ve yorgundu. Uyumamıştı. Bütün gece oturup sigara içtiğine emindim.
"Sevdin mi beni Mira?"
Sevdin mi değil, seviyor musun? Ve evet... Çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...