"Aşk kapıya geldiğinde içeri buyur et ki, ait olduğu yeri bilsin..."
Barış'tan
Karşımdaki güzelliğe hayran hayran bakıp iltifatlar ve övgüler yağdırır iken gülümsedim.
"Bugün de çok yakışıklısın Barış. Tebrik ederim oğlum."
Aynanın karşısında kendi kendime bakıp kendimi öven ben gururla gülerken elimle son kez saçlarımı düzeltip aynaya öpücük gönderdim.
"Azıcık düşman çatlat ulen!"
Karizma yürüyüşüm ile banyodan çıkıp odama doğru yürürken aniden odamın kapısının önünde durdum. Burnuma suçuk kokusu gelirken irice açtığım gözlerim ile, "Buse!" dedim.
"Lan kaç kere odamda suçuk ekmek yeme dedim!"
Odama girip elinde suçuk ekmekle bana bakan kardeşime bakarken ona dil çıkardım.
"Senin yüzünden narin cildim buruşacak ve randevuma geç kalacağım. "
"Yah he he!"
Sevgili kardeşim, elinde Gaye'nin yazdığı kitabı tutarken merakla kitaba bakıyordu. Yanına gidip onun gibi kitaba bakarken burnuma kadar getirdiği suçuk ekmek "Ye beni!" diye bas bas bağırıyordu. Usulca yutkunur iken başımı olumsuz anlamda salladım.
"Güzel dişlerimi daha yeni fırçaladım. Olmaz!"
Buse hala kitaba bakarken dayanamayıp dudaklarımı araladım ve suçuk ekmekten ısırık alacağım sıra canım kardeşim ekmeğini çekti.
"Yemek yiyene yılan dokunmaz!"
"O meyve suyu içine denir, salak!"
Bilmiş bilmiş dururken elimi alnıma götürdüm. "Sadece su içene dokunmaz değil mi?" dedim. Buse ne diyon la bakışı atarken omuz silkip odamdaki balkona yürüdüm. Balkona çıkıp hemen yan evde oturan Deniz'e bakıp daha sonrada mahalleye bağırdım.
"Sevgili halkım! Bugün burada olmaktan şeref ve onur duyuyorum. Siz mahalle sakinlerim ile girdiğim bu yolda başarıya adım adım ulaşacağım. Buna canı gönülden eminim. Şu yakışıklı Barış'a oylarınızı bekliyorum. "
Cümlem biter bitmez kafama tuhaf bir cisim geldi. Narin olan alnımı tutup bağırmaya başladım.
"Gitti! Narin olan dağ gibi Barış gitti! Kıydılar ulen! Galiba beyin kanaması geçiyorum. Buse abine bir şeyler oluyor. "
Buse takıla takıla gülerken kafama terlik fırlatan Deniz'e döndüm. "Avukat bir katil ha?" dedim. Deniz bana kötü kötü bakarken balkon demirlerine kafamı sokup pişmiş kelle gibi güldüm.
"Şu sıfata nasıl kıyarsın geri zekalı, mal, aptal Deniz?"
"Lan! Saat sabahın dokuzu geri zekalı! Ve bugün hafta sonu. Hafta sonu rahat uyku çekmem lazımken senin halka sesleniş törenini dinlemek zorunda mıyım lan?"
"Bebeğim sen böyle her şeyi sorgulayacak mısın?"
"Barış seni döverim. Sonra zevk için sorgularım. Lan def ol git! Mağara ayısı!"
"Üzülüyorum ama Deniz'im."
Parmağımı dilime sürtüp yanağına sürdüm ve ağlıyormuş gibi yaptım.
"Ühü ühü. Kalbim kırıldı Peppe bana hiç inanmadı."
Deniz hayal kırıklığı ile elini alnına götürür iken saçı başı dağınık bir şekilde balkona Nehir çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...