"Hoşçakalıyor ama hoş geliyor..."
Kara gözlerim, dalgın dalgın önümdeki bardakları tepsiye doldururken aniden tebessüm ettim.
Gözlerimi etrafta gezdirirken heyecanla yeşil gözlümü aradım ama bulamadım. Kalkalı kaç saat olmuştu ama ben onu sadece kahvaltı yaparken görmüştüm.
Somurtarak tepsiyi elime alıp konağa doğru yürümeye başladım. Sevdiğim bey bul beni! Özledim ulan!
Ayakkabımı çıkarıp mutfağa yöneldiğim sırada ses tonunda huzur bulduğum beyin sesi kulaklarıma doldu. İçim aniden bir kıpır kıpır olurken sevdiğim beyin gülme sesini duydum. Mutfağa girmeden hemen önce elimdeki tepsiyi bulduğum bir köşeye koyup elimle saçlarımı düzelttim. Kıyafetlerime de çekidüzen verip elime tepsiyi alıp mutfağa girdim.
Yeşil gözlüm masada oturmuş elma yiyordu. Yeliz'de tezgahın üstünü topluyordu.
Ben mutfağa girdiğim an yeşil gözlü hafifçe tebessüm ederek başını öne eğdi. Elimdeki tepsiyi tezgaha koyup Yeliz'e döndüm. "Elektrik gitti. Makineyi çalıştıramayız." dedim. Yeliz sevimli bir şekilde gülümseyip başını salladı.
"Mecbur elde yıkacağız."
Olumlu anlamda başımı salladım. "Sen bırak ben yıkarım." dedim. Yeliz emin mısın dercesine bana baktı. Ona gülüp başımı salladım. Beni onaylayıp tezgahın üzerini toplamaya devam etti. O işini bitirene kadar bende elma yiyen yeşil gözlümün yanına oturdum.
Dün akşamdan sonra biraz yüzüne bakmaya utanıyordum. Sonuçta içimdeki hisleri oda artık biliyordu. Harbiden lan, onu sevdiğimi biliyor uyuz!
Tabiki de biliyordu. Ne zaman göz göze gelsek uyuz uyuz gülüyordu. Neyse ben sana yine de aşığım. Uyuz filan ama işte seviyorum.
Yeliz bana farklı konulardan soru sorarken bende cevap veriyordum. Tam bir şey diyeceğim sırada dudaklarımın önünde elma dilimi belirdi. Yeşil gözlüm bana elma vermişti. Gülerek uzattığı elma dilimini alıp ağzıma attım.
"Aşk olsun köpek! Ben istediğimde kalk kendin ye dedin!"
Bakışlarım yeşil gözlüye dönerken sevimli bir şekilde gülümsedi. "Ben öyle bir şey demedim." dedi. Yeliz şaşkınca ona bakarken devam etti.
"Elin var git kendin ye dedim."
Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için kendimi dizginledim. Yeliz ukala bir şekilde güldü ve yeşil gözlüme ima ile baktı. Bu bakışları anlamış olan yeşil gözlü elindeki son kalan elma dilimini Yeliz'e uzattı.
"Nehir'in hakkıydı."
Yeliz ağzına attığı elmayı çiğnerken yeşil gözlü bana döndü. Bende ona bakıp gülümserken, "Yeşil gözlü?" dedim. Anında umutla bana baktı.
"Bazen seni dövesim geliyor."
Niye o an böyle bir şey dedim bilmiyorum ama bunun üzerine Yeliz büyük bir kahkaha attı. Yeşil gözlüm ise dudaklarını büzdü.
"Bu nasıl bir zevk lan?"
Hafifçe omzuna vurup, "Sus ya!" dedim. "Bende döverek seviyor olamam mı?" diyerek devam ettim. Yeşil gözlerini irice açıp heyecanla, "Duymadım, tekrar söyle." dedi. Dil çıkarıp bulaşık yıkamak için tezgaha yöneldim.
Yeliz, "Yanımda flört etmeyi keser misiniz?" diyince heyacanla yeşil gözlüye baktım. Hiç istifini bozmadan başını hayır dercesine salladı.
"Kıskanç olmak zorunda mısın Yeliz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...