"Geçmiş, geçmemiş..."
2 Gün Sonra
Ellerimi sallayarak elimdeki pamuk şekerimi yerken diğer yandan da bugün yaptıklarımı yeşil gözlü prensime anlatıyordum.
Sabırlı bir şekilde dinliyor sonra hiç yorulmadan uzun uzun sohbet ediyordu.
Pamuk şekerimden bir parça alıp prensimin dudaklarına uzattım. Yandan bir bakış attıktan sonra gülerek pamuk şekeri yedi.
"Nehir'im?"
"Dedi, kurban olduğum. "
Onun repliğini ona sunarken durup gamzelerini belli edecek şekilde güldü. Sevimli sevimli bakarken aniden yanağıma bir buse kondurdu.
"Sen yanımda iken bile seni özlüyorum. Sence bu normal mı?"
Elimi çeneme koyup düşünüyormuş gibi yaptım. "Doktor olan sevdiğim bey bunun sebebini tıpta çağresi olmayan aşk hastalığına vermişti. " dedim. Başını sallayarak dudaklarını büzdü.
"Sana hasta oluyorum be Nehir Giray."
"Doktor değilim ama hastam çoktur. "
Saçlarımı savurarak yürümeye devam ederken yeşil gözlü prensim arkada kalıp durduğu yerde dikilmeye devam etti. Arkamı dönüp merakla ona bakarken güldüm.
"Ne oldu sevdiğim profilin gitti?"
Yanıma doğru yürümeye başladı ve saniyeler içinde tamamen yanımda durdu. Yüzlerimiz arasında kısa bir mesafe kalırken kaşlarını çattı.
"Hastalarını morga gönderirim. Ona göre ayaklarını denk alsınlar. "
Dilimi çıkarıp pamuk şekerimi prensimim dudaklarına uzattım. Gamzelerini belli ederek gülerken o an gamzesi çok hoşuma gitti. Kendimi tutamayıp tam gamzesinden öptüm.
"Çok seviyorum seni yahu!"
Yeşil gözlü prensim sıkıca elimi kavrayıp yeşil gözlerini bana çevirdi. "Fırat hala karışıyor mu?" dedi. Yemin ederim döverim seni çocuk.
"Az önce sana ilanı aşk yaptım ve sen Fırat diyorsun. Ben sana hiç trip atmadım. Az trip ye!"
Saçlarımı savurup elimi ondan kurtardım ve ondan yürümeye başladım. Peşimden koşarak gelen prensim elini omzuma atıp bana baktı.
"Trip atarken bile güzelsin."
"Yumuşatma."
"Ama sen yinede çok güzelsin."
"Ben bu laflara düşmüyorum."
Bana baygın bir bakış atan yeşil gözlü prensim derin bir nefes aldı. "Düş diye değil benim gözümdeki yerini bil diye söylüyorum. " dedi. Kabul, ben buna düştüm.
Hızlıca prensimin omzuna vurdum. "Senin yüzünden düştüm salak!" dedim. Aniden gülerken yeşil gözlerini dizime çevirdi. Durdu durdu ve kaşlarını çattı.
"Ben bu eteği sevmiyorum ya."
Dil çıkarıp gülümsedim. Sevdiğim bey, tekrar elimi tutup yürümeye devam etti.
"Yarın bir şey yapalım mı? Nöbetim yok."
Sevinçle başımı sallayıp gülümsedim. "Galataya çıkalım mı?" dedim. Yan gözle bana bakıp alaycı bir şekilde güldü.
"Evlenme işini temele alayım mı diyorsun?"
"Yok canım. Ondan değil. Galata güzel ya ondan şey ettim ben. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Mahalleler
ChickLitİki düşman mahalle. Lodos ve Samyeli. İki düşman mahallenin iki ayrı reisi. İnsanlara göre sıradan bir şey gibi gelsede onlara göre reislik yürek meselesiydi. Düşman iki mahalle olsalar da hiçbiri düşman olmayı zerre istemiyordu. Fakat onl...