Nefes almak. Aldığın nefes ile tüm düşünceleri silmek, karmaşıklığı gidermek, kalp atışlarını hissetmek, yanan ruhunu serinletmek, tüm hücrelerde taşındığını hissetmek...
Adı; Saklı cennet...
Ne kadar uzun zaman geçmişti böyle hissetmeyeli. Ailemin ölümümden sonra o uzun, o cehennem gibi geçen zaman da güzel olan ne varsa hepsini unutmuş sadece intikam solumuştum. Oysa şimdi... İntikam yoktu, kin duymuyordum, karmaşık değildim, vicdanım çatışma yaşamıyordu. Karanlıkta değildim, aydınlıktaydı her yanım. Siyah tamamen kaybolmuş yerini beyaza bırakmıştı. Bembeyazdım. Tıpkı üzerimde ki elbisenin rengi gibi...
Bir nefes daha aldım... Okyanus kokusu... Elimde hissettiğim sıcaklıkla kalbim aşk dolu, içim huzur, aklım sarhoş, ruhum güven... Yüzümde hissettiğim serinlikle başımı yavaşça çevirirken aynı yavaşlıkta gözlerimi açtım. Baktığım gözler, kalbimin mührü. Saklı cennetin adı; gözlerime bakan Yağız... Rüzgarda uçuşan saçlarım arasında kendine yol bulan mutluluk gözyaşım. Yağız'ın gülümsemesine takılan kalbim, "Dağınık saç severim..." sesinin verdiği sarhoşluk. Muhteşem...
Bir yolculuktaydık. Bir gemi de, önümüz de uçsuz bucaksız mavilik, birlikte yol alıyorduk. Mutluluktan sarhoş olan kalbim nereye gittiğimizi sorgulamıyordu. Hangi zaman da olduğumuzun da bir önemi yoktu. Yağız yanımdaydı ya hiç bir şeyin önemi yoktu. Geminin kaptanı O'ydu, geminin dümeni ondaydı. Yağız'ın yüzünü kalbime işler gibi bakarken bir kez daha nefes aldım, yavaşça ve derinden...
O kadar muhteşem ki kaybetme korkusu ile aldığım nefesi içimde tutuyor, gözlerimi kırpmaya korkuyordum. "Nefes al Arya..." Kulağıma dolan ses ile başımı iki yana salladım. Nefes alamazdım. Nefes alırsam eğer kaybederdim. Nefes alırsam eğer bu muhteşemlik beni terk ederdi. Her güzel duygu beraberinde korkuyu taşırdı çünkü. Çünkü mutlu anlar çok kısa sürerdi ama acılar ömürlüktü. Mutluluğu da biliyordum, acıyı da. İki duyguyu çok iyi biliyordum, en derinden. Şimdi mutluydum, hiç olmadığım kadar hem de. Nefes alırsam eğer mutluluk kaybolacaktı, acı dolacaktı içim... Dışım... Her yanım... Bu acıyı bir kez daha yaşayamazdım. "Nefes al Arya..." Mutluluk ruhuma kanat takmış ayaklarımı yerden keserken kulağıma dolan ses kanatlarımı kırıyordu.
Nefes aldım. Gökyüzünün sonsuz derinliğin de sınırsızca uçuşan ruhum nefes alınca kanatları kırıldı, düşmeye başladım. Ayaklarım zemine sertçe çarptı. Ayakkabılarım kayboldu, ayağımda ki yaralar kanadı. Bir kıvılcım düştü içime, kalbim yangın yeri oldu, düşüncelerim alev aldı. Okyanus kokusu kayboldu, kan kokusu doldu burnuma. Elimi kalbime götürdüm, kan bulaştı, elimde hissettiğim sıcaklığım tadını ağzımda hissetmeye başladım, dudaklarımdan taştı, çenemden aşağı süzüldü. Yutkunurken boğazım yandı, ağzımı açmak istesem de dudaklarım intikamla mühürlenmiş, kelimeler kördüğüm, cümleler acı dolu dilime battı. Rüzgarın serinletici yanı kayboldu yerini fırtınaya bıraktı. Önüme düşen şimşekle başımı çevirdim. Yağız yoktu. Geminin kaptanı bendim, dümen benim elimdeydi. Dalgalar giderek korkunç hale gelse de düşüncelerin korkunçluğu yanında hiç bir şeydi.
Fırtına koptu, dalgalar gemiye doldu, gökyüzü siyaha boyandı, ellerim kızıla, beyaz elbisem kana. Göğsüm de açılan bir delikten yavaşça kan sızıyordu. Kanlı ellerime baktım. Bir elimde silah diğer elimle geminin dümenini tutuyordum. Dümeni bırakmak, silahı denize fırlatmak istedim ama yapamıyordum. Ne kadar çabalasam da olmadı. Çabaladıkça canım yanıyordu, çabalamaktan vazgeçtiğim de kalbim. Korkunç dalgalar arasında hızla giderken gemi batıyordu ama ben hiç bir şey yapamıyordum.
Bir kez daha nefes alırken bir yıldırım daha düştü önüme. "Geminin kaptanını unutuyorsun..." Daha önce Yağız'dan duyduğum bu cümle güven verirken şimdi bir başkası söylüyordu. Kalbim korkuyla atmaya başladığında kimin söylediğine baktım. Bendim. İntikama bürünmüş ben. Biraz önce bir bütündüm de yıldırım düştüğünde bir ayna gibi parçalara ayrılmıştım sanki. Bir parçam eski masum halimle geminin bir köşesine sinmiş ağlıyordu korkudan, diğer parçam şimdi ki canavar halimle geminin dümenin de. Her şey silindi hızla. Bir tek intikam kaldı gemide. İntikamla yolculuk yapıyordum. Nereye gideceğime o karar veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Ficción General"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...