VİDEO: LORDE-YELLOW FLİCKER.
İnsan hayatı tükenmez kaleme benzer. Tükenmez kalemin biteceğini bile bile hiç bitmeyecekmiş gibi davranır. Nasıl ki tükenmez kalemin anlamı mürekkep ise insan hayatının anlamı duygulardır. Kalem için mürekkebi hangi renk seçersen yazdığın kağıda seçtiğin rengi yansıtır. Mürekkebi yeşil seçersen yeşil yansır, kırmızı seçersen kırmızı yansır, siyah seçersen siyah yansır.
İnsan hayatında ki duygularda mürekkep gibidir. Renk seçimi senin elindedir. Eğer sevgiyi seçersen mutlusundur. Saygıyı seçersen saygı duyulursun. Öfkeyi seçersen ateşinde kavrulursun. Kini seçersen karanlığında boğulursun. İntikamı seçersen sonun ölümdür.
İntikam yolunun karanlığında kaybolurken ne kadar ölmek istesen de beceremezsin ve her seferin de tekrar tekrar korkunç şekilde dehşete kapılarak düşersin. Her düşme de ölüm tadı vardır ama ölüm yoktur. Ölümün dehşetini yüreğin de hissederken bulduğun en küçük huzuru kurtuluş zannederek sımsıkı sarılırsın.
İşte yaşadığın hayatı duygular yönlendirir...
Bulduğum huzurun sebebini kafamda idrak edemiyordum. Ama her düşüşüm de, ölümün dehşetini her hissettiğim de bulduğum huzura daha sıkı sarılıyordum. Sisli bulutlar altında ki zihnim sislerin geri çekilmesiyle yavaş yavaş gerçek dünyaya kapılarını açtı. Karnımda hissettiğim el ile gözlerimi açmaya çalıştım ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Gözlerimi açmadan ne olduğunu düşünmeye başladım.
En son mutfaktaydım ve bayılmıştım. Şimdi ise yumuşak bir yerde uzanıyordum. Kalmak için bir yerden tutundum. O kadar hissizdim ki bedenim o kadar ağırdı ki kalkamadım.
" Dikişleri ne durum da doktor?"
" Çok zorlanmış. Bu yüzden altta ki iki dikiş açılmış." Karnımda tekrar baskı hissedince nerede olduğumu düşünmeyi bırakıp konuşmaları dinlemeye başladım.
" Hastaneye gitmek gerekiyor mu?"
" Hayır. Gerek yok."
" Ama dikişlerin kenarları morarmış. Sorun olabilir."
" Dinlenirse ve verdiğim ilaçları düzenli kullanıp kendine bakarsa birkaç güne iyileşir."
" Kendine bakmak mı?" dedi. Bu konuşan Yağız'dı. Gözlerim açılmadığı için Yağız'ı göremesem de ses tonundaki alayı hissedebiliyordum. " Kendine dikkat etmek. Hiç sanmıyorum doktor. Kendine dikkat etseydi zaten bu hale gelmezdi."
Karnıma tekrar bastırılınca acıyla inledim.
" Galiba kendine geliyor."
" Arya."Acıdan dolayı dişlerimi sıkıyordum." Arya beni duyuyor musun?"Yağız'ı duyuyordum. Cevap vermek istesem de kelimeleri bulamıyordum. Gözlerimi açmadan kalkmaya çalıştım.
" Yormayın kendinizi Arya hanım."
Hanım mı? Ben mi? Neler oluyordu anlamıyordum. Doktorun emriyle kalkmadım. Gözlerim otomatik kapı misali yavaşça açıldı ve etrafıma baktım. Bulanıktı. Yüzler çok fazla belirgin olmasa da kim olduklarını tahmin edebiliyordum. Yağız, Serap ve doktor olduğunu tahmin ettiğim kişi. Üçü de başım da bekliyordu.
Gözlerim yanmaya başlayınca tekrar kapattım. Göz kapaklarına demir ağırlık asılmış gibi açılmıyordu.
" Kendini yorma Arya. Sadece sorduğum sorulara cevap ver. Beni duyuyor musun?"Evet anlamında başımı salladım." Peki. Sana ne olduğunu hatırlıyor musun?"Kaybolan kelimelerim yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Derin nefes aldım. Kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkundum. Çölde kalmışım gibi ruhum kavruluyordu. Sorulan soruyu görmezden gelerek " Su." Dedim sadece. Tekrar yutkundum. " Su istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Ficção Geral"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...