video: göksel- çıkmaz
" Beni mi arıyordun?"
" Hayır." Yüzünde ki gülümseme daha da yayıldı." Ama beni gördüğüne bu kadar sevineceğini bilseydim kesinlikle arardım."
Bu gülümsemeyi tanıyordum. Gördüğüm gülümseme Yağız'a özelmiş gibi hissettiğim muhteşem gülümsemeydi. Ama niye böyle olmuştu? Biraz önce hissettiğim gariplik nereye kaybolmuştu?
Yüzümde ki alaylı gülümseme solarken kaşlarım çatıldı. Yağız'ın arabasını gördüğüm an, gülümseme tanıdıkta olsa şüpheli olması devam ediyordu. Ben yalan söylüyordum. Her fırsatta söylemeye devam da edecektim. Aynı şeyi Yağız'ın söylediğine de emindim. Beni aramadığı ile ilgili yalan söylüyordu. Yüzümde solan gülümseme tekrar yerleşti.
" Beni gördüğüne bu kadar çok mu sevindin."
Yüz okumakta uzman biri yüzümde oluşan gülümsemenin alay olduğunu kesinlikle anlardı. Ama bilerek yanlış yorumlamaya çalışıyordu. Sakladığım şeyler vardı. Yağız'ın benden daha çok sakladığı şeyler vardı. Öyle geliyordu. Öyle hissettiriyordu. Yaşadıklarım, Yağız'ın bana yaşattıkları, konuştuklarımız tesadüf diye geçiştirilemeyecek kadar muntazam duruyordu. Ve artık tesadüf diyemiyordum.
Tüm bunlar tesadüf diye geçiştirerek görmek istemediğim gerçekler olabilirdi. Bu gerçekle şuan nasıl yüzleşeceğimi hiç bilmiyordum. Umudu olmayan insanlar ölümün son dakikalarını yaşarken gülümserdi ya öyle umursamazdım. Bakışlarım bom boştu.
" Neden buradasın?" derken bakışlarımda ki boşluk sesime yansımıştı.
" İşim vardı." Saklamaya çalışılan gerçek için iki kelimelik açıklama. Aslında işi olduğu doğruydu, benimle işi vardı.
" Araba ile gidiyordun beni görünce durdun öyle mi?"
" Birkaç kez kornaya bastım ama duymadın."
" Ben duymayınca yanıma gelip ne olduğunu mu sormak istedin?"
" Evet."
" Tüm bunlar tesadüf mü?"
" Arya iyi misin?"
İyi gibi mi duruyordum acaba? Karşıdan bakılınca anlaşılmıyor muydu? İyi değildim. Hem de hiç iyi değildim. Yağız'ın beni yakaladığını an da intikam almaya çalıştığım Kemal Arıkan ve Yavuz Kurt'un bana neler yapabileceklerini düşündükçe kalbim titremeye başladı. Belki o iki adi adama bile gerek kalmazdı. Bir gün beni tanıyormuş gibi davranıp, ertesi gün hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranan adam tarafından öldürülürdüm.
Koruyucum aklıma gelse de aynı hızda kayboldu. İzimi kaybettirmek için yaptığım saçma sapan değişimden sonra koruyucumun artık beni takip etmediğini düşünüyordum. Gelse de bu saatten sonra beni, Yağız'ın elinden asla kurtaramazdı.
Gözlerim Yağız'ın gözlerinin alevinde ölümü tadarken neden hala bilmiyormuş gibi davrandığını merak ediyordum.
" Garip baktığının farkında mısın?"
" Evet." Dedim. Ne olacaksa olsun istiyordum. Belirsizlikle yaşamaktansa ne olacaksa olsundu.
" Neden?"
" Kafamı karıştırıyorsun?"
" Yine mi?" Sitem kokan sesi bana yaşattığı stresin yanında minicik kalıyordu.
" Seninle ilgili çok fazla tesadüf var. Bu hiç hoşuma gitmiyor."
" Aksine seninle yaşadığım her tesadüf oldukça güzel senin aksine benim hoşuma gidiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
General Fiction"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...