Bu kanın tek bir açıklaması vardı Yağız yaralanmıştı. Yaşadığım şoku üzerimden hızla atarak bardağı masaya bırakıp banyoya koştum. Şuan neden yaralandığı, kimin yaralandığı umurumda bile değildi. Yüzünün solgunluğunu başka şeylere yorduğum için kendime kızmayı sonralara erteledim.
" Yağız bey". Dedim. Kerem evde olduğu için duymaması için sesimi olabildiğince kısmaya çalışıyordum. Birkaç kez seslenmeme rağmen kapıyı tıklattığım halde cevap gelmedi." Yağız bey iyi misiniz?" her seslendiğim de cevap vermemesi korkutmaya başlamıştı." Yağız. Kapıyı aç. İyi misin?" Kilitli olduğunu düşündüğüm kapı, kolunu indirdiğimde kolaylıkla açıldı. Aralanan kapıdan içeri girip girmemekte tereddüt yaşıyordum."Yağız içeri giriyorum." Gözlerimi kapatıp kapıyı sonuna kadar açtım.
" Arya."
" Gözlerimi açabilir miyim?"
" Aç. Aç. Korkusuzca banyoya daldın zaten."
Yağız korkusuzca dese de korkuyla gözlerimi açtım. Gömleğin önünü açmıştı ama çıkarmamıştı. Dolaptan alacağı kutuyu ileri doğru itti. Yüzüme bakarken alaylı gülümsemesini takındı.
" Hayırdır."
Bakışları ardına neyi kastetdiği iması utandırmıştı. Arya Eryaman olarak ailem öldükten sonra ilk defa yüzüm kızarıyordu. Daha önce utanmayışım ahlaksız ya da edepsiz olduğumdan değil, kimseyi umursamadığım içindi.
" Ne bekliyorsun?"
O kadar ifadesiz duruyordu ki bardakta ki kan elime bulaşmış olmasa yaralandığına inanmazdım. Kafa karışıklığı arasında bir adım attım.
" Arya iyi misin?"Bir adım daha attım. Ben iyiydim ama yakından baktığımda kendisi iyi olmak için zorlanıyor gibi duruyordu. Bir adım daha atacakken Yağız'ın dur emriyle olduğum yerde kaldım. " Bu saatte burada olman tehlikeli."
Ne tehlikesinden bahsettiğini anlamamıştım. Yaralarını görmek beni tehlikeye atacak bir durum değildi. Nereden yaralandığını görmek için dikkatle bakmaya devam ettim.
" Biraz daha bana dikkatle bakmaya devam edersen, senin açından hiç iyi şeyler olmayacak. Bir an önce çıksan iyi olur."
Gözümün içine bakarak söylediği sözler utangaçlığımla sadece yüzümün kızarmasını değil, tüm hücrelerimin alev almasına sebep olmuştu. Utangaçlığımla dudağımın kenarını ısırırken, her daim benimle birlikte olan cesaretim şuan nereye kaybolmuştu çok merak ediyordum.
Şaşkınlığımı ve utangaçlığımı üzerimden atmaya çalışarak, kendinden emin ses tonuyla konuşmaya başladım.
" Gömleğini çıkar."
Sanki Yağız'a tokat atmışım gibi şok oldu.
" Ne?"
"Gömleğini çıkar." Dedim. Kaşları havaya kalktı.
" Yağız Arıkan' a ilk defa bir kadın emir veriyor. Cesaretine hayran kaldım. Çok cesursun ama dışarı çıksan iyi olur."
" Sadece gömleğini çıkar."
" Dışarı çıkman için sana üç saniye veriyorum. Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam."
Yaralandığını öğrendiğimden haberi yoktu anlaşılan. Konuşmanın seyri bu yüzden yanlış yerlere gidiyordu. Yaptığı tehditten korksam da geri çekilmeye hiç niyetim yoktu.
" Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama banyoya bu yüzden gelmedim." Elimi koluna doğru uzattım." Yaralandığından haberim var. Saklamanıza gerek yok. Vücudum da olan tüm yaralardan haberin varken, kendinde oluşan yarayı saklaman hiç hoş değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Ficção Geral"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...