Biraz psikopat bir bölüm oldu sanki...
" Ahmet amca."
Ve bu ihanetle cesedim bile kalmadı benden geriye... Kolum değil ruhumu bile hissetmiyordum. Ayağım yere çivilenmiş gibiydi. Kalbime batan ihanet çivilerinin hesabını yapamıyordum bile acısı ise ölümdü. Gözlerimin önü kararıyordu. Kalp atışlarım kulaklarımı uğuldatıyordu. Bağırmak istiyordum. Neden? Diye. Niye? diye. Nasıl? Diye. Bağırmak istiyordum. Çığlık çığlığa. Ama sesimi bulamıyordum. İhaneti bulduğum kadar.
Yavuz Kurt'un ihanetini hala sebep bulamamışken Ahmet amcamın ihanetini hangi sebebe sığdırıp nefes alacaktım. Alamazdım. Alamıyordum da...
Delirmem gerekmiyor muydu? Tüm inandıklarım ihanet ederek beni terk ederken aklım niye hala benimleydi? Şuan gerçekten söylenildiği, üzerim de planlar yapıldığı gibi delirmiş yurt dışında değil tam da bu şehirde deliler gömleği üzerime geçirilip elimi kolum bağlanmış beyaz bir odada tedaviyi değil ölümü bekleyecek gibi ihanet vurgunu yemiştim.
Ölüm bile güzel bir sondu.
Acı seni delirtmiyorsa güçlendirmeliydi. Daha güçlü olmalıydım, yalnız kaldığım ihanet dolu hayatım da. Artık daha acımasız ve hissiz olmak zorundaydım. Tek duam koruyucumun sahte çıkmamasıydı. Tek pişmanlığım Yağız'a bir şey anlatmayışımdı. Tek düşüncem hala nasıl yaşıyor oluşumdu. Tek sorumsa niye aklım hala yerin de ama kalbim cehennemdeydi. Derin nefes alırken Kalbim bile ihanet ediyordu bana. Ahmet amca yapmaz diye. Ama ihaneti kapıdan içeri girip etrafı incelemeye devam edişinin açık kanıtıydı. Ya beni arıyordu yakalamak için ya da Kemal Arıkan'ı arıyordu beni yakalatmak için.
Kendim de yürüme gücü hissettiğim an bir adım attım. Ya ortaya çıkıp hesap soracaktım. Ya da kaçarak artık sığınacak bir yerim varsa tabi, tabi hala güven kaldıysa ben de kaçıp kendimi bulacaktım. Sonrasını düşünürdüm.
Benden önce Ahmet amcaya doğru yürüyen garson kıyafetli Koray'ı gördüm. Koray'da benim gibi şaşkın gözüküyordu. Belki Koray benden önce Ahmet amcaya engel olurdu. Ahmet amcanın yapacağı ihanette beni korurdu. Ahmet amcadan beni korurdu. Ama acıdan beni nasıl koruyacaktı. Tuttuğum kolum daha da ağırlaşırken Koray'dan önce Ahmet amcanın yanına çoktan varmış olan Yağız'ı görmem kalbimi daha da ağırlaştırmıştı.
Yağız, Ahmet amcaya bir kaç şey söyledikten sonra birlikte dışarı çıktılar.Ahmet amca yapmaz. Yavuz amca yapmaz. O zaman bu ihanet niye benimle niye kalbim bu kadar acıyor. Parçalanmış, hırpalanmış, değersiz , önemsiz bir başıma...
Bir başıma. Başından beri böyle değil miydi zaten. Bu oyuna dahil olurken yalnızdım. Belki şimdi de öyle. kendime geldiğim de Koray'la göz göze geldik. Ne oluyor anlamın da başını bir kez salladı. Umursamazca omuzları indirip kaldırdım. Umursamıyordum da zaten.
Ne olduğunu, nereye gittiklerini öğrenmem gerekiyordu. Yakalanmak falan umurumda değildi. Diğer her şeyin umurum da olmadığı gibi. Derin nefes aldım. Bacaklarıma güç vermek için ve hızlı adımlarla ben de çıktım partinin olduğu salondan. Dışarı çıktığımda yüzüme vuran rüzgar sıkışmış cigerlerimi birazda olsa rahatlatmış gibiydi. Sağa sola baktım. Görünürde kimse yoktu. Acele edip kaçırmamak için koşmaya başladım. Etrafta sadece görevli bir kaç adam dışında hiç kimse yoktu. Kaçırdım korkusuyla bir kez daha baktım.
Rast gele hisselerimin beni yönlendirdiği tarafa doğru koştum. Ama kimseyi bulamadım. Tüm güven hissi gibi oda boş çıkmıştı. Geldiğim yer parti yerinde uzak değildi ama etrafta kimse yoktu. Ne Ahmet amca vardı ne de Yağız. Nefes nefeseydim korkudan koşmaktan en çokta acıdan dolayı. Sessiz başlayan ağlayışım giderek sesli çığlıklara dönüşüyordu sanki. Gözyaşlarımdan dolayı rahatsız eden maskeyi çıkarıp fırlattım denize doğru. Beni rahatsız eden ne varsa kurtulmak istiyordum sanki. Bir adım attığım da başından beri bana aitmiş gibi durmayan ve her giydiğim de acıya koşturan ayakkabılarımı çıkardım. Çıplak ayakla bastığım zemin de ayağıma batan taşlar önemli değildi kalbime batan ihanetten sonra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Fiksi Umum"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...