"Aramızda bir casus var hem de çok yakınımda."
Galiba yakalanmıştım. Daha doğrusu yakalanmamıştım ama yakalamam çok sürmezdi. Umurumda mıydı?
Hayır...
Bu öfke ile kendime zor hakim olurken, daha fazla bu evde kalırsam ya zarar görecektim ya zarar verecektim. Ne demişti Kemal Arıkan;
" Bu ailede olan herkesin canı değerlidir." Ve benim ailemin canı değersiz. Kelimeler yanan ateşe dökülen benzin gibi zihnimde sürekli yankılanarak intikamımı alevlendiriyordu.
" Kim bu en yakınında olan casus?" Yağız'ın sorusuna benim diye haykırmamak için kendimi zor tutuyordum.
" Şimdilik bilmiyorum ama öğreneceğim." Kemal Arıkan üzerim de bulunan bakışlarını alarak konuşmaya devam etti. " Bunları sonra konuşalım. Sana her şeyi ayrıntısıyla anlatacağım. Hepinizi toplamamın sebebi başka. Bir kaç gün benimle ilgili değişik haberler duyabilirsiniz. aldırmayın. Gazetecilerden gelen telefonların hiç birine cevap vermeyin. Bir iki gün kapının önün de medya ordusu olabilir, giriş çıkışlara dikkat edin. İzlediğiniz haberlere itimat etmeyin. Gazeteleri evde bulundurmayın." Sinirli bakışları tekrar üzerime yoğunlaştı.
" Özellikle sen." Tereddütlerimde haklıydım. Benden şüpheleniyordu.
" Ben mi?" dedim. Umursamaz sesle.
" Evet. Sen. Birkaç gün için de Kerem'e çok dikkat edeceksin. Kerem'in seni sevdiğini görebiliyorum. Ne desen itiraz etmeden yapacaktır. Benim hakkım da çıkan iddiaların hiç birinden haberi olmamalı. Hiçbir şey yapmayıp sadece Kerem'le ilgileneceksin. Anladın mı? Kerem'in üzülmesini istemiyorum. Asılsız haberler yüzünden canı sıkılmasın."
Ne güzel bir hayattı.
Peki ben. Benim canım. Benim üzüntüm. Benim acım. Bunlar ne olacaktı. aileleri öldürürken geride kalan evlatların, çocukların canının yanacağını hiç düşünmedin mi? Gerçi benim de kazada öldüğümü düşünüyordu. Belki de delirdiğimi.Nerede olduğumu bir bilse canlı canlı derimi yüzeceğine adım gibi emindim. Dişlerimin arasından cevap verdim.
" Anladım. Kemal bey. Hem de çok iyi anladım."
" Tamam. Ben birkaç gün evde olmayacağım. Cemile hanım sen durumu idare edersin. Şimdilik gidebilirsiniz."
Salonun çıkışına yöneldiğimiz de Kemal Arıkan konuşmaya devam ediyordu.
" Yağız. Oğlum. Seninle birkaç dakika görüşelim."
" Olur."Odadan çıkar çıkmaz kimseyi umursamadan merdivenleri inerek kendi odama girdim. Muhtemelen çalışma odasında görüşeceklerdi. Dinleme cihazının düğmesine basarak beklemeye başladım.
"Bu ailede olan herkesin canı değerlidir."Kemal Arıkan'ın sesi hala düşüncelerim de yankı yapıyordu. Zaten kafamın için de milyon tane cevapsız soru yatıyordu. Bir de şimdi;Casus ben miyim? Değil miyim? Bunu tereddüdünü yaşamak isteyeceğim son şeydi.
" Otur. Oğlum."
Konuşmanın duymamla düşüncelerimi geriye attım. Bir süre sessizlik oldu. Kimseden ses çıkmayınca yine mi şarjı bitti diye cihazı kurcalayacağım sıra da ses geldi.
" Dinliyorum."
Yağız'ın emir verici ses tonu öfke kokuyordu. Kemal Arıkan endişeli olduğu nefes alış verişlerinden belli oluyordu. Yine cevap vermeden bekledi.
" O kadar saat burada oturup senin keyfini bekleyemem. Ne söyleyeceksen çabuk söyle. İşim var."
İşi mi var? Yağız'ın işi mi vardı? Ne işiydi acaba? Akşama kadar evden dışarı çıkmayan, sürekli mutfakta boş boş oturan adam işim var diyordu. Alayla gülümsedim. Ortada hareketlilik olunca Kemal Arıkan sessizliği bozarak konuşmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/39972556-288-k59416.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Ficción General"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...