TANITIM VİDEOSU: TEHLİKE
Saklandığı ağacın arkasından sadece tek gözünün ve yanağının görüneceği biçimde başını uzattı, genç kız. Kaç saattir bu şekilde beklediğinden haberi bile yoktu. Bedenini taşımaktan yorulmuş ayaklarının uyuşmasına dahi aldırış etmiyordu.
Uyuşmuş olan bir ayağını diğerine destek yaparak, saklandığı ağaca bütün bedeniyle yaslandı.
Baktığı yerde hareketlilik olunca dikkat kesildi. Açılan büyük kapının ardından kır saçlı bir adam belirdi.
Çıkan kişinin hedefi olup olmadığını anlamak için birkaç kez gözlerini kapatıp açtı ve tekrar baktı. Aradığı kişi bu değildi. Kır saçlı, hafifçe aksayan adam kapını ilerisinde park ettiği siyah arabasına binip gözden kaybolurken kapı kapanmıştı.
Genç kız hayal kırıklığı içinde dikleştirdiği omuzlarını serbest bıraktı daralmış ruhunu rahatlatmak için derin bir nefes alıp verdi. Yeniden beklemeye başladı.
Aradan geçen dakikalar asırlar gibi gelip göz kapaklarının üzerine baskı yapmaya başlamıştı. Hava mevsim normallerine göre olabildiğince soğuktu. Normal bir insanın dayanamayacağı bir soğukluk vardı insanın içini titreten. Ama genç kız normal olmaktan çoktan çıkmış alev gibi yanan ruhuyla beraber yaşıyordu.
Kapanmaya başlayan gözlerini elleri ile oluşturdu. Hedefine odaklandı tekrar. İkinci kez açılan kapının arasından süzülen ışıkla zeminde bulunan mermer taşların oluşturduğu deseni parlatırken çıkan adamın beklediği kişi olduğunu fark etti.
Vücuduna yayılan ateşle ellerini sıkıca yumruk yaptı. Tırnakları avuç içine batıyordu. Kalp ataşları hızlandı. Kulakları uğulduyordu. Sinirle dişlerini sıktı. Kapıdan çıkan orta yaşlı adam geceyi andıran siyah arabasına doğru yürüdü.
Arabaya bineceği sırada aniden durarak genç kızın bulunduğu tarafa döndü. Genç kız ilk defa o zaman gördü adamın yüzünü. İlk kez o zaman baktı adamın yüzüne.
Kendisini fark ettiğini zanneden genç kız, ağacın gövdesine iyice sığınırken, adam hiçbir şey olmamış gibi arabasına binerek kapısını kapattı.
Hareket eden gecenin rengindeki arabanın ardından gözden kayboluncaya kadar baktı. Adamın onu fark etmediğini anlamıştı. Tuttuğu nefesini dışarıya verirken aklına kazınan adamı düşündü.
Annesi, babası ve kardeşinin katili olan Kemal Arıkan' ı asla unutamazdı.
Alev gibi yanan gözlerine götürdüğü elinin, ıslandığını fark etti. Beyninde bağımsız olarak akan gözyaşlarını eliyle silerken, üzüntüden mi ağladığını düşündü.
Üzüntüden değildi bu, yukarı doğru hafif kıvrılan dudağında belirmiş alaycı gülümseyiş, üzüntüden olmadığı belli ediyordu.
İntikamdı bu intikamının dışa vurumuydu.
Birilerinin gözyaşları üzerine kurulu olan her mutluluk günü geldiğinde en dayanılmaz acılarla intikamını alırdı.
Derin nefes alarak, kasılan vücuduna komut verip toparlandı. Villanın arka kısmında buluna duvarın önüne gelerek durdu. Boyunu aşan duvarın yüksekliğine aldırmadan tırmanmaya başladı.
Geceleri daha da soğuk olan havanın etkisiyle buza benzeyen taşlar, siyah eldivenin boşta bıraktığı parmaklarını sızlatıyordu. Sanki kalbine benziyordu taşlar; soğuk, katı, sevgi ve merhametten yoksun kalmış dokundukça üşüten. Kalbi ne kadar soğuk olursa olsun, ailesinin katili yüzünden bedeni alev gibi yanıyordu.
Sağ ayağını duvarın üzerine atıp, ellerinden destek alarak, ani sıçrayışla duvarın tepesine ulaştı. Oturumunun üzerine gelerek ayaklarını duvarın diğer tarafına, aşağı doğru sarkıttı. Buz tutmuş ellerini birbirine sürterek, omzunun üzerinden arkasını kontrol etti. Kimsenin gelmediğine emin olunca kendini boşluğa bıraktı. Zeminle buluşan ellerini birbirine sürtüp silkelerken tekrar etrafına baktı.
Ayın etrafı ışıtmak için yetersiz kaldığı bu gecede villanın arka tarafından kalan orman daha bir karanlık gözüküyordu. Aklındaki düşüncelere aldırmadan karanlığa doğru adım atarken, gelen sesle olduğu yerde kaldı.
Üzerine gelen şaşkınlığı ve korkuyu atarak kendine saklanacak yer baktı. Hızlı hareket edip önünde duran çınar ağacın arkasına kendini attı. Başını saklandığı yerden hafifçe uzatarak bakmaya çalıştı. Kimseyi göremeyince, beklemenin mantıklı olduğunu düşündü. Olabilecekk her türlü tehlikeye kendini hazırlamaya çalıştı.
Uzunca bir müddet ses gelmeyince, tereddütlü adımlarla saklandığı yerden çıktı. Ayağına değen hareketli şeyin varlığı ile çığlık atacağı sırada, eliyle ağzını kapatarak engel oldu. İrileşen gözlerle ayağının dibine baktı. Başını hafifçe sağa doğru eğmiş, gözlerine bakarak miyavlayan kediyi görünce derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı.
Tehlike yoktu.
Kediyi kucağına alıp, ağacın gövdesine yaslanarak oturdu. Soğuktan tüyleri buz gibi olan kediyi okşamaya başladı. İçinde bir yerlere saklanmış olan son şefkat kırıntılarını, kucağına aldığı minik yaratık için kullanıyordu sanki. Başını okşadıkça çıkan kediye has mırrrrr sesleriyle, başını ağaca yaslayıp gözlerini kapattı. Uzun zamandır umursamadığı yorgun bedenini dinledi.
'' Bir kedinin öfkesi muhteşemdir; saf kedi aleviyle yanar, bütün tüyleri dimdik olur ve her biri cızırdayan mavi kıvılcımlar saçar. Gözleri ise içinin aleviyle ışıl ışıldır. (William S. Burroughs)
Aklına gelen bu sözle istemsiz olarak ellerini daha çok bastırmaya başlamıştı. Canı yanan kedi çığlıkla sıçrayarak kucağından atlayıp ormana doğru koştu. Kedinin karanlıkta kayboluşunu izlerken alayla gülümsedi. Zamanı geldiğinde düşmanının da karanlıkta kayboluşunu böyle izleyecekti.
Gözlerinde oluşan intikam parıltısıyla, az önce kediyi okşadığı ellini ters çevirerek kediden kopardığı tüylerin yere düşmesini izledi.
Gözlerinden akan yaşla birlikte bedenini titreme sardı.
Ve İntikam ateşi genç kızı esir aldı.
Artık hem tehlikeli hem de tehlikedeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
General Fiction"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden ben evin mutfağında çıkmıyordum artık. Bıraksam kendimi mutfakta uyuyacaktım, seni daha fazla göreb...