35. BÖLÜM- BEDEL

6.4K 460 244
                                    




                  

Gizem Yağız'ın yanından ayrılmam için fırsattı. Bakışlarım Kerem'i aradı ama bulamadı. Hiçbir şey söylemeden Kerem'in odasına girerek kapıyı ardımdan kapattım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken, onları baş başa bırakmanın kıskançlığı boğazıma oturmakta gecikmedi.

Kendimi bıraksam dışarı çıkıp Gizem'in gıcık hareketlerine karşılık verir, Yağız'ın elinden tutarak O benim diye haykırırdım.

Kıskançlığımın oluşturduğu düşünceye hayretle bakıyordum.Bunu düşünen ben olamazdım. Ben böyle bir hareketi asla yapmazdım. Karşımda ki adam düşmanım sa imkansız kılıyordu.Hepsi Yağız yüzündendi. Bu saçma düşüncelerimin başka açıklaması yoktu. Yağız yüzünden daha önce farkında olmadığım bir duygu daha tanımaya başlamıştım.

Kıskançlık...

Ve bu duygu hiç hoşuma gitmemişti. Kontrolü elimden aldığı an hiç iyi şeyler yapacakmış gibi gelmiyordu.

" Arya abla."

" Kerem."

Kapının ardında bıraktığım Yağız'la Gizem'e müdahale edemeyeceğim için kapıya yaslanmaktan vazgeçtim. İstemeyerek de olsa Kerem'in yatağına doğru yürüyüp oturdum.

" İki dakika da nereye kayboldun." Sanki yaşadığım yoğun duygu karmaşasının tek suçlusu Kerem'miş gibi soruyu ona soruyordum.

" Abimle yalnız konuşmanız gerektiğini düşündüm."

Hey Allah'ım yaa. Bu çocuğun boyundan büyük anlayışı bir gün beni öldürecekti.

" Büyüklerin düşünmesi gereken şeyleri düşünme artık."

" Sana yardımcı olmak istedim."

" Bana yardımcı olmak istiyorsan, derslerine çalışman daha çok işime gelir."

" Anladım."

" Memnun oldum. Hadi bakalım işin bittiyse ellerini yıka yemeğe inelim."

Yatağının üzerine bağdaş kurup oturdu.

" Yemeğe inmek istemiyorum." Kerem'in gözlerine bakarken ne düşündüğünü çözmeye çalışıyordum.

" Yine mi beni düşünüyorsun?" dedim. Kerem'in bilmişliğinden ve anlayışından korkmaya başlamıştım. Beni düşündüğü için yemeğe inmek istemediği ihtimali etrafında türlü düşüncelere kapılıyordum.

" Hayır." Beklediğim cevap tam tersi olarak gelmesi şaşırtmıştı." Bu sefer kendimi düşünüyorum."

" İyi bari."

" Eğer yemeğe inersem, Gizem'le birlikte aynı sofraya oturmak zorunda olacağım ve dün yaşadıklarım tekrar edecek."

" Dün yaşadıkların mı? Dün ne oldu ki?"

Bıkkınlıkla nefesini dışarı üfledi.

" Neler yaşamadım ki?" derken bir büyük bir adam gibi başını iki yana salladı." Keremcik...Sen seversin bu yemekten alsana.... Keremcik...Sen daha çocuksun hatırım için bu yemekten yesene... Keremcik... Sen buna bayılacaksın.... Keremcik onu ye. Keremcik bunu yee.."

Gizem'in taklid ederek konuşması sesli gülmeme sebep olmuştu. Ailem öldükten sonra ilk defa sesli gülüyordum. Gülümsememi ısırdığım dudağıma hapis ederek sakinleşmeyi bekledim.

" Kerem." Sonunda sakinleşmiş olarak devam ettim." Çok ayıp. Büyüklerin hakkında bu şekilde konuşmamalısın."

Gizem'i çocuk gibi davranışları aklıma gelince bu söylediklerime ben bile inanamazken Kerem'i inandıracağımı düşünmek saçmalıktan başka bir şey değildi. Zaten Kerem bunun çoktan farkına varmıştı.

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin