42. BÖLÜM- CESARET

7.2K 470 366
                                    

" Koray."

Bana doğrultulmuş silahla şok olmuştum. Kalbim hızla atarken bir iki adım geri gittim. Koray yaptığıma şaşırmış gibi kaşları çatıldı.

" Arya." sanki bu yaptığı beklemiyormuş gibi başını yana eğdi." Benden korkmana gerek yok."

Üzerime doğrulttuğu silahla söylediği sözler çelişkili duruyordu. Bakışlarım silaha doğru kayıp tekrar Koray'ı buldu. Aynı an da Koray'da benimle birlikte eline baktı.

" Ahh... Pardon..." Silahı hızla indirip beline koydu." Unutmuşum. Eve yeniden hırsız girdi zannettim. Küçük bir önlemdi sadece."

Nefes alış verişlerimin hızı kulaklarımı uğuldatıyordu. Yaşadığım şok hala benimleydi. Koray'ın sözlerinden hiç bir şey anlamadığım için öylece bekliyordum. Belki silahını beline koyması kaçmam için bir fırsattı. Kaçamayacağımı bilsem de bir adım geriledim. Koray'ın yüzünde ki sevinç ben geri gidince siteme bürünmüştü sanki.

" Arya." Konuşmadan bekledim. Hem konuşsam ne diyecektim ki..." Beni hala hatırlamadın mı?"

Yine aynı soruyu soruyordu ve maalesef ki hatırlamıyordum. Kendimi tehlikeye atacak bir şey yaptım. Gözlerimi kapattım. Hatırlamak için zihnimi zorluyordum. Elim istemsiz savunma mekanizması gibi havaya kalktı. Aramıza mesafe koymuştum sanki. Böyle yaparak kendimi koruduğumu düşünmem saçmalık olsa da elim aramızdaydı.

Ne kadar zorlarsam zorlayım hatırlayamıyordum. Koray'la ilgili zihnimde tek bir anı dahi yoktu. Gözlerimi açacağım sırada garip şekilde derinlerden sesler duymaya başladım.

" Kelebeğim."

Duyduğum ses babamındı. Heyecan ve şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Koray'ın arkasından açılan kapıdan babam girdi. Tıpkı eski günlerde ki gibi gülümseyerek bana bakıyordu.

" Baba." Dedim. Yılların özlemini içinde barındıran bir hitaptı ama devamı yoktu. Yaşadığım şoktan kelimeleri bulamıyordum.

" Seni misafirimizle tanıştırayım."

Babamın elinden tutmuş erkek çocuğuna baktım.

" Bak bu Koray. Bir kaç gün biz de kalacak."

" Koray." İsim ağzımdan mırıltı ile döküldü.

Babamın elinden tutan erkek çocuğu Koray'dı. 14 yaşında iken babamla birlikte evimize gelmişti. Onları kapıda karşılayan kişi çocukluğumdu. Babamın Koray'ı tanıtmasının ardından elinden tuttu. Koray'ın evimize girdiği anda ki asık suratı elinin tutulmasıyla birlikte değişti. Çocukluğa bakarak gülümsedi. Sevinçle babama bakıyordum. Göz kırpınca onay almış gibi Koray'ı salona çekiştirdi. Çocuk halim hiç susmadan konuşuyordu.

Omuzumun üzerinden salona doğru giden hayali iki çocuğa ardından uzun süre baktım.

Hatırlıyordum. Koray'ı daha önce nerede gördüğümü hatırlıyordum. Babam evimize getirmişti. İki gün boyunca biz de kalmıştı. O zamanlar Kerem gibi dokuz yaşında falandım. Birlikte oyun oynamıştık. Daha doğrusu ben oynaması için zorlamıştım ama O hüzünle bana bakmıştı. Sadece arada yaptığım sakarlıklara gülmüştü. Gülümsemesi de çok uzun sürmüyordu. İki günün sonunda babamla birlikte gittiler. Bir daha da Koray'ı hiç görmemiştim. Adı dahi hiç geçmemişti.

Geçmişte yaşadığım görüntüler kaybolunca hüzünle Koray'a çevirdim bakışlarımı. Gözyaşlarım sessizce yanaklarımdan süzülüyordu. Koray'ın yüzü değişmişti ama bakışlarında çocukluğunda ki aynı hüzün vardı.

" Koray." çatallaşmış sesimi temizlemek için yutkundum." Koray abi."

" Arya."

Karşımda tanıdık biri vardı. Ailemi daha önce gören, ailemin başına neler geldiğini bilen, beni en iyi anlayacak kişiydi. Gördüğüm tanıdıklıkla içimi garip bir his kapladı. Hıçkırıklarım dışarı çıkmak için boğazıma dizildi. Titreyen dizlerim artık beni taşıyamayacağını söylüyordu.

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin