78.BÖLÜM-EN TEPEDE Kİ İSİM?

1K 71 43
                                    

"Hiç bir şey yapmış olamazdı."

Ama bu bana aşık olduktan sonra ki durumdu. Peki ya bana aşık olmadan önce... 

Sıkıntıyla nefesimi üfledim. Ne kadar düşünürsem o kadar çıkmaza giriyordum. Bir labirentin içinde kendi kendime dönüp duruyordum. Buldum dediğim her kapı yeni bir duvar oluyordu çarpıp duruyordum. İntikamın sonuna gelmiş biri için bu hiç iyi bir durum değildi. Artık bunu düşünmek istemiyordum. 

Kerem gelene kadar dışarı çıkmayacağımı söylemiştim ama şuan yapacak bir işim kalmamıştı. Burada kaldıkça beni boğan düşüncelerde daha da saçmalayacağım için Efsun'la karşılaşma riski olsa da dışarı çıkmam gerekiyordu. Çantama koyduğum telefonu bağlantı kablosu ile birlikte alarak odadan çıktım. Merdivenleri adımlarken aklıma gelen fikir kalp atışlarım hızlandırdı. Son adıma geldiğimde mutfak yönünün tersi olan Kemal Arıkan'ın çalışma odasına doğru döndüm. Telefonumu cebime koydum. Belki de Selcan'ın telefonu hala Kemal'deydi. Belki çalışma odasında olabilirdi. Kapıya adım adım yaklaşırken kalbim kulaklarımda atıyordu sanki, boğazım kurudu. Kapının önünde durdum. Titreyen ellerimle kapının kolunu tuttum. Kalbim artık deli gibi atıyordu. Yutkundum.

Bu eve ilk geldiğim zaman Kemal'in çalışma odasına girdiğimde yakalanmamak için kameranın kayıt değişim saatini beklemiştim. O zamanlar Kemal'i ne kadar araştırmış olsam da yaşamını bilmediğim için kamera kayıtlarını izlediğinde yakalanırım korkusu vardı ama şimdi... Kemal'in bu kayıtları izlemesini bırak kameranın varlığını hatırladığından bile şüpheliydim. Son zamanlar da başına açtığım belalar yüzünden evde ki kayıtları izlemeye fırsatı olduğunu da hiç sanmıyordum.

Tuttuğum kapı kolunu indirirken başına açtığım belalar kısmı aptal bir gurura sebep oldu. Ortada bir zafer yoktu. Kemal'i korkutmak veya köşeye sıkıştırmak dışında daha bir şey yapmamıştım. Bu yüzden hissettiğim saçma gururu görmezden gelerek kalp atışlarımın durması eşliğinde hızla odaya girip kapıyı ardımdan kapattım. 

Odaya girer girmez ilk yaptığım şey yerleştirdiğim dinleme cihazını yerinden almak oldu. Kemal'in telefonunu hacklediğim için nerede olursa olsun ortam dinlemesi yapabiliyordum sabit bir dinleme cihazına artık ihtiyacım yoktu. Dinleme cihazını cebime yerleştirirken odayı incelemeye başladım. 

Ne aradığımı biliyordum ama nerde arayacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Çalışma masasına doğru adımlarken bu odaya en son ne zaman geldiğimi düşündüm. Gözüm masanın üstünde duran santranca takıldı. Yağız'ın babasının yanında hiç korkmadan elimi tuttuğu an kalbime dokundu. Sahip çıktığı aşka sevgiyle gülümsedim. Yağız'ın tuttuğu elime bakarken, elimin sargılı oluşuna yüzüm buruştu. Şuan Yağız gelse elimi görse gayet haklı bir azar işitirdim ki söz verdiğim halde tutmamıştım. 

Bir adım daha attığımda duvarda ki belli belirsiz lekeye takıldı gözlerim. Kahve lekesi görülecek kadar belli değildi görmek için baya dikkatli bakmak gerekiyordu ama ben Kemal fincanı fırlatırken yanında olduğum için yerini gayet net hatırlıyordum. Bu yüzden leke belirsizde olsa görebiliyordum. Duvara fincanı fırlattığı an hayalimde canlanırken kırılan fincan parçası sanki yüzüme yeni çarpmış gibi yüzüm sızladı. Elim yüzüme gitti. Kesilen yer artık belli değildi ama ben acısını hiç unutmamıştım. Acının yanında unutmadığım bir şey daha vardı; Kemal'i fincanı fırlatacak kadar öfkelendiren sebep. O bendim. Kemal'in bundan haberi olmasa da...

Bir adım daha attığımda karnım sızladı. Sargılı elim bu sefer kaza yaptığımda karnımda açılan yaraya dokundu. Tişörtün üzerinden dikişleri takip etti. Dikişler artık yoktu, Yağız dikişleri almıştı ama ben orada olduğunu biliyordum. Yara izi bittiğinde bu sefer Yağız'ın evinde sıcak çayın karnıma dökülmesi geçti gözlerimin önünden. Alayla gülümsedim. Neydi şimdi bu, tüm bunları neden hatırlıyordum. Son günümdü sanki hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu.

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin