69.BÖLÜM-ZAMANI GELDİĞİNDE

3.7K 234 201
                                    

"Gitmeni istemiyorum Arya.."

Gitmek istemiyordum. Hele de bana emanet ettiği kalbi bu kadar yaralı iken. Ama kanayan bir yaram varken kanayan kalbi nasıl iyileştireceğim hakkında bir fikrim yoktu. Ona umut vermek isterdim. Geleceğimiz olsun isterdim ama ölüme koşarken önümü görmek mümkün olmadığı için geleceğin hayalini kurmak çok zordu. Hatta imkânsızdı.

İmkânsız...Hayal kurmak imkansız... Umud etmek imkansız... Ailemin geri gelmesi imkansız... Girdiğim intikam yolundan dönmem imkansız... İmkanlarımın sınırsız olduğu bir hayatım vardı. Şimdi ise imkansızlığı yaşıyordum. Ruhum, kalbimle konuşurken derin nefes aldım. Hayal kurmak imkansız dedim içimden. İntikam için yola çıkan insanların tek bir hayali vardı. O da; intikamın başarılı olması. Yıllardır kurduğum tek hayal ailemin yanına açtığım mezara yatmak olmuştu. Yıllar sonrası hayalim ise ailemi öldüren insanları o mezara sokmak oldu. Tek isteğim ölüm olmuştu.

intikam ve ölüm...

Acı kalbime hiç bir zaman sığmamıştı. Hep dışarı taşmıştı. Ya gözyaşı olarak, ya hissizlik olarak, ya da duygusuz olarak... Bazen kalbim bir taşa dönüşüyor dışa dönük hiç bir şey hissetmiyordu. Bazen ise bir yağmur bulutunu besler gibi gözyaşlarına boğuluyordum. Bir şekilde hep dışa taşmıştı. Şimdi de sığmıyordu. Bu sefer ki Yağız'ın acısıydı. Nasıl teselli edeceğini bilmeyen kalbim; Yağız'ın geçmişini unutturup geleceği olabilmek için çırpınmaya başladı. Gülümseme sebebi olmak için çırpınıyordu. Evleneceği kadın olmak istiyordu. Mabedine ilk dokunan insan olsun istiyordu. İstiyordu ama bir geleceğim olmadığı için hayalini de kuramıyordu. Geleceği olabilecek bir çok kadın varken benim gibi acıya düşmüş derin yaraları olan, çırpındıkça yaraları kanayan birine aşık olması büyük bir şanssızlıktı. Belki burada ben olmasam, benim yerime başkası olsa nasıl teselli edeceğini bilirdi ama ben bilmiyordum. Bilseydim eğer geçen dakikalar arasında sessiz kalmaz teselli edecek şeyler söylerdim. Ama sessizdim işte. Kendi acıma ne kadar teselli isem Yağız'ın acısına da o kadar teselliydim.

Başımı çevirdiğim de cam da olan yansımamıza gözlerimden önce kalbim takıldı. Dışarıdan bakan biri için romantik gibi görünen halimiz içeriye girildiğin de acıdan boğuluyordu. Acı dolu iki kalbin birbirinde teselli aramasıydı. Ben Yağız'da teselli buluyordum ama O'nun teselli bulacağı kimsesi yoktu. Hayatın beni sildiği gibi ben de camda ki yansımamı sildim. Sadece Yağız'a bakmaya başladım. Baktıkça içimde ki hüzün kaybolmaya başladı. Kalbim giderek sakinleşirken sebepsiz gülümseme belirdi yüzümde. Yağız benim için buydu; sebepsiz gülümseyişim... Derin bir ah çektim...

Garip bir his belirdi içim de. İntikamsız bir gece... Acının olmadığı bir yaşam. Düşününce güzel geliyordu. Onlarla geçirdiğim her saniyenin ne kadar değerli ve özel olduğunu. Hem de çok iyi öğrenmiştim ama ne acıdır ki onlar yoktu. Gecikmiş bir fark ediş. Yarının neler getireceğini bilmeden yaşayan bir çok insan vardı benim gibi. Sanki hep böyle yaşayacakmış, sahip oldukları hep onlarla kalacakmış gibi; kırıp döken, sevdiklerine zarar veren sevdiğini söyleyemeyen bir çok insan... Her şeyin değeri kaybettikten sonra mı anlaşılmalıydı. Ailemi kaybetmiştim. En büyük acıyı yaşamıştım. Ama ikinci ailemi de kaybetmek istemiyordum. Bu gün intikam yoktu ya Yağız ve Kerem'i; onlara yapacağım şeylerin suçluluğunu duymadan ailem olarak görebilirdim.

Ah geçti içimden derin bir nefes aldım. Başımı Yağız'ın yüzünü görecek kadar eğdim. Yansıması yetmiyordu çünkü. Gerçeğine ihtiyacım vardı. Saçlarında olan elimi yüzüne kaydırdım. Hafif çıkan sakalları elime batıyordu. Hissetmek bu muydu? Varlığına ihtiyaç duyduğumuz insanlara dokunma mıydı hissetmek yoksa sadece bakmak yeterli miydi veya sadece düşünmek. İçimde koca bir derinlik vardı ve ben o derinliğe daldıkça kayboluyordum. Elim yüzünde gezinirken gözlerimi kapattım. Yüzünün her bir noktasını zihnime çizmek ister gibi. Ne olursa olsun asla silinmeyecek bir çizim olmalıydı. Kalbim giderek hızlanmaya başladı. Varlığında büyük heyecan yaşayan kalbim yokluğuna nasıl dayanacaktı da gitmek istiyordum, bir cevabım yoktu. Bana aşık olduğu için dünyanın en şanslı kadını bendim ama bir şey daha vardı; Yağız bana aşık olduğu için dünyanın en şansız adamıydı.

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin