34.BÖLÜM -ARAF

6.2K 483 349
                                    

video: EMRE AYDIN- HATIRLA


"Kim var orada?"

Ne bir adım ileri, ne de bir adım geri atabiliyordum. Kaçmak için hiçbir şey yapamıyor, olduğum yerde öylece bekliyordum. Korkudan arkamı bile dönemiyordum. Heyecanım kalp atışlarıma karışıyor, kulaklarımın uğuldamasına sebep oluyordu. Korkumu bastırdığım an da beni görüp görmemesini umursamadan gözüme kestirdiğim büyük kutuyu kendime siper ederek oturdum.

" Kedi mi?"

" Kedi mi."

Şaşkınlığım üzerime yapışırken Yavuz amca sinirle bağırmaya başladı.

" Gelin.... Gelin.... Dağıtın her yeri... Lanet hayvanlar... Güvendiğim insanlar hayatımın her yanını dağıtmışken siz eksik kalmayın... Hepiniz bunun hesabını vereceksiniz. Hayatımı mahveden herkes bunun hesabını verecek."

Ses yavaş yavaş uzaklaşıp sonunda kayboldu. Elimi kalbime götürerek göğüs kafesimi kıracak olan nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Aslında kontrol etmeye çalıştığım sadece nefesim değildi, aynı anda öfkeyle titreyen benliğimdi, Yavuz amcanın söylediği sözlerin şaşkınlığıydı.

Yavuz amcanın karşısına çıkıp Elimden alacakların daha bitmedi mi? Diyen kalbimdi. Eğer kendimi kontrol etmezsem karşısına çıkıp Bitmedi mi? Diyecektim.

Ailemin adını yeryüzünden silmeye çalışan bu öfken neden? diye haykıracaktım. Babamın sana kardeşten daha yakın olduğunu söylerdin hep. Yoksa hiç öyle hissetmemiş miydin? Ben senin kızın gibi sevdiğin Aryan değil miydin? Nasıl bu kadar değiştin...derken gözlerinin içine bakmak istiyordum. Ama ne yaparsam yapayım eski yavuz amcam yoktu. Ortaya çıkan kişi ise benim tanımakta zorlandığım hatta tanıyamadığım Yavuz Kurttu ve bu sözlerin hiç birisinden etkileneceğe benzemiyordu.

Arabanın kapısı açılıp kapandı. Motor sesi sessizliği bozarken bahçeden çıkıp gidişini izledim. Araba gözden kaybolduğunda ayağa kalktım. Bir iki adım geri giderek villaya doğru döndüm.

İçim de biraz önce oluşan özlem duygusu çoktan kayboldu. Alayla gülümsedim. Yanmaya başlayan gözlerimden gözyaşı değil intikam süzülüyordu. Bu ev benim için artık ihanet demekti. Ve baktıkça intikam solutuyordu. Kelimeler intikama büründü.

Bu hayatı sen seçtin. Yavuz kurt. Ve hesabını sen ödeyeceksin!..

Arkamı dönüp hızlı adımlarla yürüdüm. Duvarı tırmanarak aşağı atladım.

Saatlerce yürüdüm. Ayaklarım isyan edene kadar yürüdüm. Ciğerlerim soluduğu havayı yetersiz bulup nefesimi kesene kadar yürüdüm. Yanan boğazıma aldırış etmeden yürüdüm. Yürüdüm... Yürüdüm...Yürüdüm...Ama ulaştığım hiçbir yer yoktu.

Gideceği yeri bilmeyen insan boşlukta dolaşıp dururdu ya o durumdaydım. Gidecek hiçbir yerim yoktu. Koruyucu meleğimin ya da şeytanımın beni takip ettiğini öğrendiğimden beri sanki bu dünya da yerim kalmamış gibi hissediyordum. Biraz sonra aldığın nefes bile sana fazla deyip elimden alacaklarmış gibi geliyordu. Gerçi yalan da değildi hissettiğim. Etrafımda geçen her insanın yaşamaya hakkı vardı. Ama benim yoktu.

Ve yürüdüğüm yolun sonu dibe vuran yalnızlıktı.

Saatlerce yürümenin ardından kendimi Kemal Arıkan'ın evinin önünde buldum.

Buraya nasıl geldiğime, niye burada olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Niye buraya geldiğime dair sorulan sorularımın cevabı da yoktu. O kadar intikam kelimeleri arasında güveneceğim en son yer bile olmayacak olan bir eve gelmiştim.

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin