...
"Alo? Selamun aleyküm Merve."
"Aleyküm selam Mukaddes n'oldu bu saatte?"
"Kırmızı kapıda buluşalım anlatacaklarım var."
"Hemen geliyorum."
Sözden eve gelince yaptığım hatanın siniriyle odamda dolanıp durdum, bunu hemen Merve'ye anlatmam lazımdı. Telefonu kapatır kapatmaz anneme haber verdiğim gibi kırmızı kapının önünde oturup Merve'yi beklemeye başladım.
Çok geçmeden elinde çekirdeği ile koşa koşa gelip yanıma otururken elinde ki çekirdek paketinden biraz avucuma döküp kendisi de avucuna alınca heyecanla sordu."Ee başla bakalım konu ne?"
Çekirdeğin çöpünü atmak için önümüze koyduğu boş poşeti de sabitleyince şimdi gözlerini bana sabitlemiş sabırsızlıkla bekliyordu.
"Konu şu. Senin bu arkadaşın tanımadığı bir erkeğe şeceresini bülbül gibi şakıdı."
"Ne? Bir dakika anlamadım, ne yaptın, ne yaptın?"
"Bugün Havva'nın sözü vardı ya."
"Evet..."
"İşte orda biri vardı, sürekli bana bakan tanımadığım bir erkek."
"Eee?"
"Ben Havva'nın yüzükleri takılınca biraz duygusallaştım ağladım, birden biri pat diye önüme dikildi, başımı bir kaldırdım o!"
"Aaa niye tepende dikildi? Milletin içinde bir de?"
"Mendil vermek için."
"Ayyy cesarete bak, n'aptın peki aldın mı mendili?"
"Almayacaktım ama alana kadar dikilecek gibiydi. Fakat mendili verirken başka bir şey fark ettim."
"Ne?"
"Teyzemlere gittiğimde bahçe kapısına şalım takıldı arkamı dönüp çözemedim, birden birini hissettim arkamda, beklemediğim için korktum ben korkunca o da 'tamam sakin ol' dedi ve sesi erkek sesiydi, sonra şalımı çıkarmaya yardım etti, çıkarır çıkarmaz yüzüne bakmadan hemen yukarı kaçtım ama yüzüne bakmasam da şalımı çıkarırken arkama doğru biraz dönmeye çalışınca bileğinde kahverengi bileklikle lacivert kordonlu bir saat gördüm."
"Bir dakika... Mendil uzatan o muydu yoksa?"
"Aynen öyle, mendil uzatan kişinin de elinde aynı bileklik ve saat vardı."
"Yüzüne bakmadın diye kendini göstermek için çaba harcamış desene."
"Çabası sadece yüzünü göstermek olsaydı keşke, küçük bir kız çocuğuna para verip yanıma gönderip benim hakkımda bilgi aldı bir de."
Merve birden elinde ki çekirdeği pakete bırakıp elini tokalaşır gibi bana uzattı, ben de ne yaptığını anlamayıp ben de elimdeki çekirdeği pakete bırakıp uzattığı elini tuttum.
"Hayırlı olsun arkadaşım, nur topu gibi bir takıntılı hayranın oldu." deyip tokalaşırken bir yandanda eğilip iki yanağımdanda öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...