Neydi şimdi bu?
Türkçe'nin suyu mu çıkmıştı?
Kim neden böyle bir mesaj atardı ki? Cevap vermeli miydim ya da vermemeli miydim çelişkisi arasında bir anda karar verip öyle özlü sözlü cümleler yazmadan dümdüz *Kimsiniz?* diye mesaj attım. Telefonu elinde tutuyor olacak ki mesajım iletilir iletilmez cevap geldi.*Murat Soylu.*
Murat... Soylu...
Diye mırıldandım.
Tanımıyordum. Ama ismi okuyunca içimde tasvir edemediğim tuhaf bir his oluştu. Tanıdık olmayan bir isim soy isim, anlamsızca tanıdık gibi gelir miydi?
Ne yapacağımı bilemedim, hızla yattığım yerden doğrulup, yatakta bağdaş kurup oturdum.
Hiçbir şey yazmadan, ne yazacağımı bilmeden, ekrana bakıp tekrar tekrar okuyordum.
Derken yeni bir mesaj daha.*Kim olduğumu merak ediyorsunuzdur.*
Hiç öyle 'hayır etmiyorum' diye kendimi kandırmama gerek yoktu.
Tabii ki merak ediyordum.
Yine de bu merak uçurumun kenarında durup, düşersem kuşlar gibi hisseder miyim acaba diye düşünmek gibi bir meraktı. Merakımı sonlandıran yeni bir mesaj.*Kağıt mendilin sahibi*
Bu o!
Deniz yeşili!
Demek ondanmış bu tuhaf his...
Bir kalp en fazla ne kadar hızlı atabilirdi?
Kalbim bunun denemesini yapıyordu.
Ellerim nedensizce titremeye başladı. Telefonumun tuş kilidini kapatıp hızla yanıma koydum.
Gözlerimi kapattım.Çok kızgındım kalbime ve ellerime. Biri gereksiz yere hızlı atıyor, öteki zangır zangır titriyordu.
İlgimi dağıtmalarına inat sakince düşünmeye çalışıyordum.
Yapmam gereken doğru neydi?
Bu sorunun cevabını içimde ararken bir mesaj daha geldi.
Hayır, bakmamalıydım.
Çünkü ne yapmam gerektiğine henüz karar verememiştim.
Dikkatimi dağıtan merak, kararımı veremeden mesaja bakmaya zorluyordu beni. Ve başardı da.*Mesajlarımı okuduğunuzu biliyorum, cevap vermemeyi düşünüyorsanız bence vazgeçin çünkü cevap verene dek mesaj atmaya devam edeceğim.*
Şuna bak, nazikçe tehdit ediyordu.
Tehdidi ne yapmam gerektiği konusunda karar vermemde işe yaramıştı. Yapılması gereken şey cevap vermekti evet ama ters cevap vermek ve mesaj atmaması konusunda ciddi bir tavırla ikna etmekti. Bunu başarmak için durumu önemsizleştirip onu hatırlamamış gibi yapacaktım.*Anımsayamadım.*
Bir sonra ki gelecek olan mesaja vereceğim cevabı düşünüyordum ki düşünmeme fırsat vermeden anında yanıt geldi.
*Bence anımsadınız ama ben yine de detay vereyim. Teyzenizin kızının söz gününde bahçe kilidinde şalınız takılı kalınca yardım etmeme rağmen dönüp yüzüne bakmadığınız ve göz yaşlarınızı silin diye kağıt mendili uzatınca da başınızı kaldırıp sadece iki saniye baktığınız Murat, desem hatırlar mısınız?*
Al işte... Daha ilk mesajdan anımsamadığıma inanmayan birini yazmamaya ikna etmek için ne yazılırdı?
Kafamda düşüncelerim kavga ediyordu, bir taraf heyecanlı bir taraf sakin, bir taraf meraklı bir taraf umursamama gayretliydi.
Tüm bu düşüncelerin karışık olması, ne yapacağımı bilemememin asıl nedeni daha önce namahrem bir erkekle mesajlaşmamamdı,
bu büyük bir günahtı, bunu biliyordum, şimdide bildiğimden şaşmamalı karışıklığa rağmen doğru olanı yapmalıydım.*Hatırlamama gerek yok. Çünkü hafızam da yer edinecek biri değilsiniz. Bana bir daha asla mesaj atmayın, böyle şeylerden hiç hoşlanmam, numaramı da derhal silin, ayrıca ciddiyetimi denemeye kalkmayın yoksa sizi polise şikayet ederim.*
Evet, gerekeni yapmıştım, sert bir dille uyarmıştım, artık mesaj atacağını sanmıyordum ama yanılmıştım.
*Polis mi? Güzel tehdit :) Ama ciddiyetinizi başka şekilde ifade etmeniz gerekecek çünkü bu tehditiniz beni korkutmadı. Ayrıca hafızanızda bana da yer açarsanız sevinirim.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualeİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...