60. [Söz Merasimi]

7.2K 892 400
                                    

Merve de başka bir ayrıntıyı fark etmişti.
"Bu arada çiçek tamamda çikolatanız nerde?"

Melih arkadan elindeki çikolatayı kaldırıp gülerek cevapladı.
"Heyecandan arabada unutmuş, ben gidip getirdim."

Ben ve Merve gülünce Melih devam etti.
"Siz birde hazırlanırken görmeliydiniz saçını kurutacağım derken kurutma makinesini fişe takmayı unutmuş, büyük bir gayretle makineyi çalıştırmaya çabalıyordu "Şansıma bak lan makine bozuldu!" diye sinirle bağırınca yanına gittiğimde fark ettim."

Murat ensesini kaşırken çaktırmamaya çalışarak Melih'e dönüp dişlerinin arasından
"Kardeşim kolay gelsin çok güzel gömüyorsun." dedi.

Melih bozduğu durumu kurtarmak için sırıtarak "Ama tabii bunlar tatlı heyecanlar..." deyip gözlüğünü gözüne işaret parmağı ile ittirdikten sonra sırıtmaya devam etti.

Olayın heyecanıyla kapıda kaldığımızı kimse fark etmemişti annem içerden seslenip "Kızım ne bekliyorsunuz, buyur etsene içeri." deyince, onları içeriye buyur ederken, Murat kıravatını ve ceketini son bir kez düzenleyip gülümseyerek girdi.
Melih'te o sıra nişanlısı Merve'yi süzmekteydi.

Onlar içeriye salona geçerken ben ve Merve mutfağa gittik.
İlk iş beyaz masamızın üstündeki şeffaf  vazonun içinden yapay çiçekleri alıp çekmeceye koyduktan sonra su doldurup mutfağa renk katan pembe güllerle dolu çiçeğimi vazoya bırakarak başladım.
Merve'de kırmızı renkli kalp şeklindeki çikolata kutusunu hemen vazonun yanına bıraktı.

Ardından kahve tepsisini hazırlamaya giriştim.
Murat için dün çarşıya gidip bu güne özel aldığım gümüş kahve fincanını ve tepsisini kenara hazırlayıp diğerlerinin fincanlarını tepsiye bıraktıktan sonra kahveyi yapmaya başladım.
Merve ayakta durmuş sırtını kapıya yaslayıp, kollarını bağlamış beni izliyordu.

"Mukaddes?"

"Efendim."

"Ne yapıyorsun?"

"Kahve..."

"Cezvenin içine bir daha bak istersen."

Anlamayarak kaşlarımı çatıp hızla elimdeki cezvenin içine bakınca şaşkınlıkla
"Aaa..." dedim.

"Aaa tabii, kahve yapacağım derken cezveye çay koydun." dedi Merve kıkırdayarak.

Cezvenin içindeki çayı tekrar çay kabına boşaltırken "Gülme ya ne yapayım çok heyecanlıyım..." dedim.

Merve yanıma gelip elimdeki cezveyi alarak tezgahın üzerine bıraktı.
"Tamam bırak gel otur şöyle zaten kahve için erken daha yeni girdiler içeriye biraz beklememiz lazım."
Birlikte mutfak kapısının kenarında durup, çarprazda ki salonu dikizleyerek dinlemeye başladık.

Murat'ın babası Devran bey konuşuyordu.

"... Ben de emekli öğretmenim, emekli olduktan sonra memleketimiz Bursa'ya yerleştik öncesinde tayin dolayısıyla geziyorduk. Eşim Hale memurdur o da geçen sene emekli oldu.
İki oğlumuz var büyük oğlum Ufuk, yirmi sekiz yaşında, işletme okudu şu an özel bir şirkette çalışıyor, evli değil ve ısrarlarımıza rağmen evlenmeyi düşünmediği için sırasını küçüğüne verdi. Oğlum Murat'ta şu an yirmi dört yaşında ingilizce öğretmenliği bitirdi fakat polis olma arzusu onun öğretmen olmayı kenara itip polis olma yolunda azmine sebep oldu ve başardıda, şu an Osmangazi emniyetinde çalışıyor.
Böyle işte üstadım, size kısaca ailemizi özetledim. Bugün burada bizim talebimiz sonucu geri çevirmeyip bize evinizi açtınız bu konuda da nezaketiniz için müteşekkirim."

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin