"Bir dakika! Ben yanlış mı anladım? Yoksaaa?" dedi Merve, zaten çay demlemek için ayağıya kalktığından bulunduğu yerde zıplamaya başladı.
"Teklif mi etti!? Evet mi dedin? İnanamıyorum ya!"Ben de ayağıya kalkıp sırıtarak karşılık verdim.
"Evet! Teklif etti ben de kabul ettim!"Ellerimi tutup gülmeye başladı.
"İnanmıyorum ya bu süper bir haber!" dedikten hemen sonra modu düşüp sinirli bir yüz ifadesine bürünerek ellerimi bıraktı.
"Aşk olsun ya insan girer girmez ilk bunu söyler! Sormasam anlatacağın yok!""İlk kötü haberden bahsedip bilerek güzel haberi sona bıraktım. Hem baksana eve gitmeden bunları anlatmak için direkt senin yanına geldim, telefonumda yok belki annem merak etmiştir onu bile bilmiyorum."
"Sanmıyorum merak ettiğini, annelerimiz birlikte karşı apartmandaki komşuya gittiler şu an sohbetle meşgul oldukları için annenin seni merak etmesi düşük bir ihtimal."
"Hadi ya iyi o zaman, zaten bu kaçırılma olayını anneme ve babama anlatmayı düşünmüyorum."
"Anlatma bence de kurtulmuşsun çok şükür boşuna canları sıkılmasın.
Ama bana çabuk anlat nasıl teklif etti, nerde teklif etti, ne dedi, sen ne dedin?" nefessiz sıraladığı soruların ardından gülerek cevapladım."Merve önce namaz kılmam lazım öğle namazım geçti diye çok huzursuzum zaten, bari ikindiyi erkenden kılıp öğleyi kaza edeyim."
"Peki, o zaman ben de çay demleyeyim bu sırada."
"Tamam. Ha bu arada senin de bana anlatacakların var, mezuniyet balosunda n'oldu sen de onu anlatacaksın."
"Anlaştık."
Merve çay demlerken ben de üstümdeki elbise rahat olmadığı için Merve'nin gardırobunu açıp rahat elbiselerinden birini gözüme kestirdim, zümrüt yeşili rengindeki robalı elbiseyi giyinip üstünede krem bir tülbent örtüp, abdest alıp namazımı kıldım.
Ardından Merve'nin demlediği tavşan kanı çayı ve yanında da Nalan teyzenin dün ki misafirlerinden bize miras kalan mis gibi kakaolu kekini ve su böreğini yedik.
Bu sırada ben evlenme teklifini Merve'ye tüm detayıyla anlattım, dinlerken yanımda olmasa da oradaymış gibi benim kadar mutlu oldu, benim anlatacaklarım bitince o da mezuniyet balosunu anlatmaya başladı.
"Aslında senin bu anlattığın güzel şeylerden sonra ben mezuniyet balosunu anlatmasam daha iyi olur diye düşünüyorum."
"Niye ne oldu ki?"
"Sen gittikten sonra Selim hoca arkandan gelince bütün balo düzeni bozuldu.
Tabii biz o zaman senin arkandan geldiğini bilmediğimiz için bütün okulda onu aradık bulunamayınca mecburen balo onsuz başladı. Her şeyi o organize ettiği için aksaklıklar oldu, mesela onun bilgisayarından projeksiyonla slayt gösterilecekmiş ama bilgisayarı şifreliydi açılmadı, aradık ulaşılmıyordu, temsili göstermelik diplomalar sayıca eksikti geriye kalanı onun dolabındaymış o yüzden tamamlanamadı.
Bunun gibi bir sürü aksilikler.
Tabii bu sırada birde benim başka derdim vardı o da sen.
Okulda girilmedik yer bırakmadım seni aradım, telefonunu defalarca çaldırdım, seni bulamayınca çok sinirlendim, zaten baloda berbat olduğu için tekrar salona girmeden çıkıp eve geldim.
Böyle işte...""Kötü olmuş da zaten gitmek istemiyorduk sonradan karar değiştirmiştik, yani merakla beklediğimiz bir balo değildi."
Merve çayından bir yudum alıp bana doğru iyice dönüp heyecanla sordu. "Neyse konuyu değiştirelim, ikinci oturumun sonuçları yarın açıklanıyor heyecanlı mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...