2 hafta sonra...
Söz gününden sonra iki hafta geçmişti.
Murat'la sözlü olduğum iki koca hafta...
Bu duruma bu duyguya alışmak o kadar tuhaftı ki. Hala gerçek olduğuna inanamıyordum.
Bizim her yaşadığımız normal değildi çünkü. Ben kaçtım o pes etmedi.
Bazen kaçamadım o gitmedi.Onun sevgisine, ilgisine, tatlı diline kanıp harama sapmadığım için hatta haramın içindeyken haramdan kaçmaya çabaladığım için ve bunu sonunda başarıp helal bir yola girdiğim için çok mutluydum. Murat'ı sevdiğim halde ondan kaçmak zordu, haramla savaşmak daha zordu ama çok şükür sonunda sözlendik ve bu zorluklar artık yavaş yavaş kalkacaktı.
Dört dörtlük bir islam çizgisi izinde yaşayamıyordum bunu kabul ediyordum ama yinede o çizgi şaşmasın diye büyük çaba sarf ediyordum.
Murat'la karşılaştığım günden beri çizgi yolundan sıkça saptı ama inatla bu izi takip etmeye gayret ettim.Murat beni her zaman zor durumda bıraksa da aslında ona hak veriyordum çünkü dini layıkıyla bilmeyen, ilim sahibi olmayan islamı sadece okuldaki iki saatlik din kültürü dersinde duyan ve çevresinde islama göre yaşayan bunu anlatan insanlar olmayınca böyle yetişen bir insandan anlayış beklemek onun uyum sağlamasını istemek zaman alacaktı. Ben Murat'la bu zamanı kovarak, kızarak, bazen kızmayarak, anlatarak, bazen anlatmaktan yorularak, sert davranarak, bazen sert davranmayı unutarak geçirdim ve şimdi yolun sonundaydık.
Şimdi sözlendiğimiz ve yakında helali olup evleneceğimiz için ona bir müslüman erkek nasıl olur onu öğretmenin vakti yaklaşmıştı.
Bunun için çok mutluydum.Bunları düşünerek biten bir haftanın ardından yeni bir sabaha uyanınca yüzüğüme bir müddet yine mutlulukla sırıtarak baktıktan sonra duvardaki saate baktım, dokuzdu.
Tam kalkmaya niyetlenecekken telefonumun mesaj sesiyle duraksadım.
Yatağımın hemen yanında komidinin üstünde duran telefonumu alıp mesaja baktım.*Günaydın sözlüm*
Bu mesajı görünce mutlu olmamak elde değildi.
Kocaman gülümsememle cevap yazıp attım.*Hayırlı sabahlar sözlüm*
*♥️*
Kalp atmış... Diye kendi kendime sırıtırken odamın kapısı panikle açıldı.
Ben de panikle mesajı yanıtlamadan telefonu tekrar komidinin üstüne bıraktım."Kızım kalkmadın mı hala?"
"Anne ödümü kopardın ne oldu?"
"Kalk kahvaltı yapalım, çok işimiz var zeytinyağlı sarma saracağız, mantı açacağız, su böreği, sonra içli köfte, çorbada yapmalıyız, tatlı olarakta baklava, hadi kalk kalk akşama anca yetişir."
"Anne hayırdır ne oluyor?
Niye en zor yemekler birleşip parti kurmuş? Ben oyumu bu partiye vermek istemiyorum!" dedim tekrar kafamı yastığa gömüp üzerimdeki yatak örtümü başıma geçirirken.Annem örtüyü üzerimden çekerek cevapladı. "Valla kusura bakma kolları sıva oy vermek şöyle dursun, parti başkanı olarak seni seçtim."
"Niye ya?"
"Akşama doğru abin geliyor çünkü."
"Ciddi misin! Hani haftaya gelecekti? Çok şükür ya, çok özledim abimi, de, niye o yemeklerin hepsini bugün yapıyoruz? Abim zaten mezun oldu artık hep evde olacak hergün birini yaparız ona."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...