Gözlerimin içine uzun uzun bakarken
"Seninle uyanmak çok güzel bir duygu." dedi, parmaklarını çeneme dokundurup makas alarak.Başımı omzundan kaldırdım ellerimle yüzümü kapattım. "Aslında sabahları çok çirkin oluyorum, bence çok uzun bakma fikrin değişebilir."
Bana doğru döndü ellerimi tutup indirdi, gözlerime tekrar baktı, konuştuğu her kelimede yüzümün farklı yerini izliyordu.
"Bir bakayım... Hım, evet burun büyümüş, kaşlar kalınlaşmış, dişler sararmış, ten kararmış... Evet ya baya çirkinleşmişsin geceden sabaha.""Sok ya yerin dibine dibine sok." yüzümü asıp, ellerimi ondan çekerek kollarımı göğsümde kavuşturup başımı diğer tarafa çevirdim. Arkamdan gülmeye başladı kıs kıs.
Dayanamayıp geri çevirdim kafamı "Ne gülüyorsun?" dedim gayet ciddi ve sinirli.
"İnanmadın değil mi? Çünkü güzelliğin inanılası gibi değil... Ayrıca gece şiir gibi dediğin sözlerimi ne çabuk unuttun da buna inanıp küstün?"
Hemen yumuşadım, bu sefer sinirli değil tavırlıydım. "İnanmadım tabii ki, ama senden şakadan bile olsa böyle sözler duymak hoşuma gitmedi sanırım. Her seferinde başka güzel sözler duruyorum senden, haliyle beni iltifatlarına alıştırdın yani sorumlusu sensin."
Geriye yaslandı saçını kaşıyıp mırıldanır gibi söyledi.
"Bence sen de böyle sorumluluklar edinmeye başlasan fena olmaz hani..."Duraksadım. Bunu beklemiyordum. Önüne doğru yanaşıp gözlerinin içine bakarak şaşkın şaşkın sordum.
"Nasıl yani sana iltifat etmemi mi istiyorsun benden?"Güldü. Başını ve vücudunu dikleştirip oturuşunu tekrar düzelterek bana doğru yaklaştı.
"Hayır tabii ki. Bana hislerini söylemekte çekinmemeni istiyorum. Daha yakın olmanı, içinden geçenleri daha çok söylemeni istiyorum.""Söylüyorum zaten."
"Hayır söylemiyorsun!"
"Söylüyorum!"
"Deneyelim mi?"
"Neyi?"
"Ben şimdi içimden geçeni söyleyeceğim sen de hiç beklemeden kendi içindekini söyleyeceksin."
"Peki."
"Başlıyorum o zaman hazır mısın?"
"Hazırım."
Yan yana değil karşılıklı oturuyorduk ikimizde oturuşumuzu dikleştirdik ve odaklandık.
Bir iki saniye bekledi, gözlerimin içine baktı ve içinden geçeni bir çırpıda söyledi.
"Seni öpmek istiyorum!"Afalladım. Benimde bir çırpıda söylemem gerekiyordu o yüzden hiç düşünmeden çıktı ağzımdan.
"Ben de!"Şaşırdı, gözleri kocaman oldu, bakışları ve yüzü mutlulukla doldu. Şaşkınlığını henüz üstünden atamadığı için saçını kaşıyıp sağa sola bakındı, tatlı tatlı gülümsüyordu.
Ben daha çok şaşkındım, aslında öyle söylemek istememiştim, ne yapacağımı bilemedim utandığımdan hızla ellerimle yüzümü kapattım."Noldu?" dedi sessizce.
Ellerim hala yüzümdeyken sesime yansıyan utangaçlığımla onun gibi sessiz cevapladım.
"Şey... Aslında, ben..."Ellerimi tuttu, yavaşça yüzümden indirdi. Avuçlarımı avuçlarının içinde tutuyordu. Ellerimi bırakmadan bana biraz daha yanaştı.
Yüzüne bakmıyordum gözlerim yerdeydi.
"Mukaddes." dedi, sesi de tebessümü kadar naifti. Gözlerimi yavaşça onun gözlerine kaldırdım, göz göze gelince kalbim hızlandı. Bana o kadar derin ve güzel bakıyordu ki zaman durdu sanki, ben de ona onun gibi gözlerimi hiç kırpmadan baktım.
Yavaşça yaklaştı, biraz daha yaklaştı, hafifçe eğildi, gözlerini kapattı, ben de gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...