Cevap vermedim, kaçar gibi merdiven çıkmaya devam ettim.
Merdiven sonunda, sola doğru koridor dönüşünde neye uğradığımı anlamadan biri tarafından kolumdan tutulup lavaboya çekildim. Hem korktum hem incindim."Aahh!"
Beni çeken ağzımı kapatıp
"Sus be sus!" dedi.Ona bakıp tanıyınca ağzımdaki elini sertçe itip tersledim.
"Ödümü koparttın Seda! Ne yaptığını sanıyorsun?"
Bana doğru yaklaşıp tıslayarak konuştu.
"Kes sesini!"
Kaşlarımı çatıp ondan bir geri adım attım.
"N'oluyor ya! Düzgün konuş benimle!"
Halen muhtemelen öyle daha ciddi olduğunu düşündüğü için tıslayarak konuşuyordu.
"Bak kızım dört senedir bu okuldayız beni tanırsın lafı uzatmam. Zaten sizin sınıfı sevmiyorum, kardeşim hariç hiç birinizlede muhattap olmam. Ama benim gözüme batmaya başladın. Ayağını denk al."
"Bir dakika ya sen kendini ne zannediyorsun? Okulun hanım ağası falan mı? Ne yaptım ki bana bunları söylüyorsun? Saçma sapan konuşup vaktimi çalma çekil önümden canımı da sıkma!"
"Bak diyorum, beni iyi dinle diyorum, bir daha Murat'la konuştuğunu görmeyeceğim yoksa seni pişman ederim!"
Şaşkınlıkla gözlerim kocaman açıldı, bir kaç saniye süren gözlerimdeki şaşkınlık yerini ciddiyete bıraktı.
"Ne! Murat mı? Sen onun için mi beni burda sıkıştırmışsın? Hiç güleceğim yoktu. Sende ki aşırı kabadayılık hormonu pardon cinsiyet itibariyle 'kabahalalık' hormonu beyin hücrelerinde hasara neden oldu galiba git bir doktora görün. Şimdi çekil önümden."
"Bak kızım ben çok ciddiyim. Murat'tan uzak dur. Demin gördüm merdivende oturmuş konuşuyordunuz, kimse görmesin diye ders saati buluşmuşsunuz belli ki ama ben yakalarım. Boşuna uğraşma onu sana kaptırmam."
"Ne kadar ayıp ya... Nasıl kelimeler kullanıyorsun? Böyle bir şey yok. Hastasın sen. Allah kalbine şifa versin. Bu arada bizim sınıfla ve benimle muhattap olmamaya devam et çünkü sohbetin hiç hoş değil."
Elimle omzundan itip önümden çektim, o arkamdan bir şeyler söyledi ama dinlemedim.
Daha doğrusu bağırdı çünkü o genelde bağırarak konuşurdu.
Onun sınıfı yani bizim tam karşımızdaki 12/B' den bize hep bağrış sesi gelirdi. Mesela bağıra bağıra tehditler savurarak 12/B kızlarına kendini zorla sınıf başkanı seçtirdi. Kızlar korktuğundan değilde onun çenesinden kurtulmak için kabul ettiler. Fakir olmasına rağmen zengin görünmek için saçlarını sarıya boyatan, babası olmadığı için serseri abisini kendisine idol edinen, herkesin bildiği halde annesinin terzilik yaptığını saklamaya çalışan, okulda vukuatları yüzünden tanınan, kızların ona taktığı lakapla Sarıbez Seda olurdu kendisi.Murat'ın burda olmasını daha sindirip kabullenememişken onun yüzünden Seda tarafından tehdit edilmek fazlasıyla canımı sıktı.
Sinirden koridorda o kadar hızlı adımlar attım ki hemen sınıfın kapısının önüne varmıştım.
Kapıyı çalıp içeriye girince Hafize hocayı görmek, alamayacağım onur belgesini tekrar hatırlattığı için can sıkıntım ikiye katlandı.Yerime oturunca Merve eğilip "Ne oldu?" dedi ama ona cevap vermeden sınıftaki fısıldaşmalara dikkat kesildi kulağım. Sanki beni şikayet edenler müdürün benimle ne konuştuğunu biliyor ve içten içe gülerek fısıldıyor gibi hissettim.
Kendimi bu histen alıp başımı öne eğerek sakinleşmeye çalışırken çok şükür ki zil çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...