75. [Öpücük]

8K 672 144
                                    

*Seni güzel uykundan kaldırmak istemezdim ama bugün çok işimiz var o yüzden hazırlan seni almaya geliyorum.*

*Hazırlanırım hazırlanmasına da ne işi?*

*Görüştüğüm emlakçı yan çizdi evi başkasına vermiş sabah sabah sinirimi tepeme çıkardı o yüzden seninle gezip ev bakmamız lazım.*

*Kendi evimizi kendimiz buluruz diyorsun yani.*

*Aynen öyle diyorum anamızdan emlakçıyla doğmadık. Ayrıca moralimin yerine gelmesi için acilen senin güzel yüzünü görmem lazım.*

*Hemen kalkıp hazırlanıyorum ama yüzümü göstermekten çok senin yüzünü acilen görebilmek için.*

Yataktan heyecanla fırlayıp giyeceklerimi hazırladıktan sonra banyoya koştum. Annem mutfakta kahvaltı hazırlarken babam salonda kuşluk namazını kılıyordu. Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gidip anneme durumu izah edip izin aldım ardından odamda üzerimi giyinip annemle babamı öpüp çıktım. Abim hala uyuduğu için öpülme şansını kaybetmişti.

Murat çeyiz alışverişin de üst üste kiraladığı arabalardan sıkılınca böyle olmayacak deyip geçen hafta aldığı siyah arabasının önünde kollarını birleştirmiş yaslanmış beni bekliyordu. Aşağıya iner inmez yüzünde kocaman bir mutlulukla kollarını açtı. Açtığı kollarının arasına girdim. Daha dün görüşmemize rağmen uzun süredir görüşmüyormuş gibiydik.

"Ohh mis kokulum benim... Yüzünü gördüğüm an günüm güzelleşti." dedi başımdan öperek.

Başım göğsünde kollarım belini sarmışken cevapladım.
"Benim de..."

Sokak ortasında hele ki evimizin önünde daha uzun sarılmaya çekindiğimiz için sarılmamız kısa sürdü. Ön koltuğun kapısını açıp "Buyrun hanımefendi." dedi bir centilmen edasıyla.

Dizlerimi bükerek "Teşekkür ederim beyefendi." dedim arabaya binerken.

İlk meskenimiz Murat'ın eviyle bizim evin arasında ve çevresinde kalan tüm boş evlerdi. Evimiz için iki şartımız vardı,  ikimizin de ailesine yakın olsun ve büyük bir balkonu olsun istiyorduk. Üç saate yakın bu meskendeki evleri gezdik. Birini zemin kat olduğu için eledik, birini balkonu yok diye eledik, birini odaları çok küçük olduğu için eledik derken bu çevrede istediğimiz gibi bir ev bulamadık. Arabanın içinde yorgun ve üzgün ne yapacağımızı düşünürken Murat bir fikir sundu.

"Biliyorum ikimiz de ailemize yakın olalım istiyoruz ama sanırım nasibimizde bu yok o yüzden neticede aynı şehirde olduğumuz için başka bir semtte otursakta olur diyorum ben, ne dersin?"

"Ben de aynı şeyi düşünüyordum. Evet yakın olsak güzel olurdu ama mesafenin biraz uzak olması sorun değil babamın arabası var senin de artık araban var, gider geliriz."

"Aynı şeyi düşünmemize çok sevindim ama cümlende bir hata vardı. Senin araban değil, bizim de artık arabamız var demeliydin çünkü benim olan her şey senindir."

"Murat..." dedim ismini uzunca söyleyip aşkla elini tutarken. "Her gün kendine  biraz daha aşık etmeyi nasıl başarıyorsun?"

Elini tuttuğum elimin üstüne diğer elini bıraktı ve bir kaşını kaldırarak munzurca gülümsedi.
"Seni kendime aşık edebilmek için az uğraşmadım o yüzden bu başarımı azim, hırs, inatçılık, cesaret ve yakışıklılığıma borçluyum."

Kahkaha attım. Tuttuğum elini bu kez tebrik etmek için tutup tokalaştım.
"Tebrik ederim."

"Rica ederim."

Tatlı tatlı konuşup gülerek  yorgunluğumuzu ve ev bulamama stresimizi biraz attıktan sonra aldığımız  karar doğrultusunda yelpazeyi genişletip çevre semtlere bakmak üzere yola çıktık.
Uzun bir arayışın sonunda istediğimiz gibi büyük balkonlu ferah bir ev bulmuştuk hatta balkonu Marmara denizine bakıyordu. Murat denizi çok sevdiği için mademki başka semtte ev bakıyoruz o zaman denizi gören bir evimiz olsun diyerek arabayı tam gaz Mudanya'ya sürdü ve Mudanya'da denize bakan büyük balkonlu beş katlı bir binanın beşinci katını tuttuk.
Navigasyona göre ailelerimize evimiz yirmi üç dakika uzaklıkta olacaktı.
Çok büyük bir süre olmadığı için gönül rahatlığıyla artık evimizin içini tasarlamayı düşünmeye koyulduk.

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin