46. [Helalim]

9.8K 1K 346
                                    

Oda bir anda sessizliğe büründü. Gözler bile kıpırdamıyordu. Bu soru sadece Merve'yi değil hepimizi şok etmişti. Merve üzerindeki çarşafı sıkıca tutan ve titreyen ellerinde olan gözlerini hızla kaldırıp bana baktı. Sanki göz bebekleri bile heyecandan titriyor gibiydi. Göz göze geldiğimizde donuk ifadesine eşlik eden şaşkınlıkla ne diyeceğini bilemez halde kalakalamıştı. Kızaran yanakları heyecanını ve utancını ele veriyordu.

Melih'te pek farksız sayılmazdı, Merve gibi onunda elleri hala titriyordu. Uzattığı papatya titreyen eli yüzünden sallanıyordu. Cevabı tahmin edemediği için heyacanına eşlik eden korkusu gözlerinden okunuyordu.

Belli ki bu ani tekliften Murat'ın da haberi yoktu. Arkadaşının bu cesareti karşısında epey şaşırmış ama bir o kadarda memnun görünüyordu.

Fakat Duru için aynı şey geçerli değildi, onun yüz ifadesi cenazeden farksızdı. Asık suratıyla odada tek mutlu olmayan kişi olarak kendini hemen ele veriyordu. İlk karşılaşmamızda bize karşı şirin ve güler yüzlü olan kız şimdi tamamen bakış açısını değiştirmiş bir haldeydi.

Gergin sessizliğin uzun sürmesi herkesin heyecanını çoğaltıyordu. Merve sıkı sıkı tuttuğu çarşafı bırakıp yavaşça bir elini uzatıp papatyayı aldı. Titreyen sesiyle başı hafif eğik, mırıldanarak konuşmaya başladı.

"Sen... O, o sendin değil mi?"

Melih hafifçe gülümsedi.
"Evet, bendim. Her gün kapına bir papatya bıraktım. Dikkat çekmeyeceğini bilsem her gün bir buket bırakırdım."

Konuşurken elini kolunu nereye bırakacağını bilmiyordu. Ne ile uğraşacağını bilemez halde kolundaki saatle oynuyordu. Merve papatyaların sahibinin Melih olmasının sevincini dudağındaki gülümseme ile kutlarken bakışları Melih'in oynadığı saate kaydı. Durdu saate dikkatle bakıp tekrar şaşırdı.

"O da sendin..."

Melih saatine baktı anladığını anlayınca utanırcasına saçını kaşıdı saati eliyle kapatıp geri açarak gülümsedi.

"Evet, doğru o da bendim." dedi.

Merve'ye doğum gününde kapının önüne bırakılan beyaz saatin aynısının diğer teki Melih'in kolundaydı. Çift saati almış kadınlar için olanı Merve'ye hediye etmiş erkekler için olanını kendi takmıştı. Merve bunu anlayınca gülümsemesi büyüdü. Anlaşılan bu teklif öncesinde sessiz ve derin bir hoşlantının, kaybetme korkusu ile birleşmesi sonucu oluşan bir teklifti. Ama anlaşılmasına rağmen sorulan sorunun cevabı henüz verilmemiş sessizlik sürüyordu. Melih kıvranmaya başladı, yüzündeki gülümseme sessizlik uzayınca soldu. Yavaşça birazda çekinerek mırıldandı.

"Merve... Cevap vermeyecek misin?"

Merve'nin gözleri elindeki papatyadaydı, hafif eğik olan başını biraz dikleştirdi, Melih gibi titreyen sesiyle ve utangaç ifadesiyle cevapladı.

"Biraz ani oldu... Ben... Beklemiyordum..."

"Haklısın..." dedi Melih, elleriyle oynuyordu, biraz duraksadıktan sonra gözlüğünü işaret parmağıyla ortadan ittirerek gözüne yerleştirdikten sonra başını dikleştirip güçlü sesiyle devam etti. "Ben de böyle önemli bir teklifi ani bir şekilde sormak istemezdim, biliyorum bu tekliften önce sana açılmam, evre evre ilerlemem, niyetimi belli etmem gerekirdi ama bugün yaşadığım bu korku emin hislerimden daha da emin olmama ve seni tanıdığım kadarıyla bile bu kararı gönül rahatlığıyla alabilmeme sebep oldu. Evet teklif ani olabilir ama düşüncelerim, hislerim ve sana verdiğim değer ani değil, ilk andan beri var olan ve her gün büyüyen duygular. Eğer senin tanıştığımız günden bu yana tanıdığın Melih, bu soruya evet demeye yeterli değilse seni anlarım, hakta veririm."

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin