37. [Kral Dairesi]

8K 1K 169
                                    

Nasıl hızlıyım ama d'emi art arda bölüm yağmuru falan :)
Her gün baya zaman ayırıp düşünüp bölümleri düzenliyorum sırf sizin için keyifli okumalar ♥️

__________________

Vildan'ın düşerken attığı çığlık hala kulaklarımda çınlarken gözlerimden dökülen yaşlarla yerde öylece yatmasını izliyordum. Hemen bir şeyler yapmalıydım. Ellerimle bacaklarım zangır zangır titrerken kapıya doğru koştum. Elimi kapı koluna atmamla aynı anda kapı açıldı.

Tahir hoca, çığlık sesiyle güm sesini duyup ne olduğunu anlamadan merakla odaya koşmuştu. Telaşlı sesiyle hızlı hızlı sıraladı.
"N'oldu? O ses neydi? Vildan nerde?"
Bir yandanda odanın dağılmış haline kocaman gözlerle bakıyordu.
"Ne oldu burda?"

Sesim, bacaklarım, ellerim titreye titreye gözümden yaşlar süzülürken cevapladım.
"Ho-ho-ho-hocam... Vil-vildan... Düş-düştü!" dediğimde işaret parmağımla pencereyi gösteriyordum.

"Nee!" diye bağırdı Tahir hoca ve sesi okulu inletecek kadar sert çıktı.

Koşarak pencereden aşağıya baktı. Ben de onunla koştum. Sesi duyan aşağıya toplanmıştı. Tahir hoca da Vildan'ı görünce hızla aşağıya koşmaya başladı, ben de arkasındaydım.

Aşağıya indiğimizde Murat, bütün hocalar ve okul hademeleri Vildan'ın başına toplanmıştı. Öğrenciler aşağıya inmesin diye Selim hoca pencereye yığılmış öğrencilere sesleniyordu. Tahir hoca "Ambulansı aradınız mı!?" diye bağırınca Murat "Ben aradım." dedi.

Herkes birbirine "N'oldu?" "N'olmuş?" "Neden düşmüş?" diye soruyordu.
Ama herkesin birbirine verdiği cevap aynıydı. "Bilmiyorum..."

Pencerede görmek için üst üste yığılmış öğrenciler bağrışıyordu. "Aaaa!"  "Oooo!"  sesleri yankılanıyordu. Herkes şoktaydı.

Vildan'ı hareket ettirmek tehlikeli olduğundan kimse dokunmuyor, herkes ambulansın gelmesini bekliyordu.
Aşağıdaki tek öğrenci bendim. 

Murat hızla yanıma yanaştı.
"Bütün öğrenciler içeride, sen neden burdasın?" dedi.

Ben cevap vermek istesem de düğümlenen boğazımla sesim çıkmazken
"Ağladın mı sen? Ne oldu sana titriyorsun?" dedi.

Kekeleyerek Murat'a cevap verdim.
"Ben ben Vil-vil-danın ya-ya-nındaydım..."

"Neee!? Sen bu kızın yanında mıydın?"

"E-e-vet..." dedim sesim titreyerek.

Tam bu sırada ambulans geldi. Ambulanstaki teknisyenler Vildan'ın ilk müdahalesini yaptıktan sonra özenle sedyeye bırakıp okuldan uzaklaştılar.

Tahir hoca iki hocayla beraber hemen bir araca binip ambulansın arkasından hastahaneye gittiler. Ben öylece kala kaldım. Selim hoca yanıma gelip bir şeyler söyledi. Ne söyledi bilmiyorum.
Murat sesleniyordu ama duymuyordum. Sadece bir tını gibi uzaktan kulağıma geliyordu. En son bağırınca hafiften kendime geldim.

"Mukaddes! Neler oluyor? Neyin var? N'oldu anlatsana!"

"Şey ben..." dedim ve devamını hatırlamıyorum. Bayılmışım...

Gözlerimi açtığımda öğretmenler odasının tavanıyla karşı karşıyaydım. Öğretmenler odasının tavanında zikzak desenler varmış yeni fark ettim, güzel desenmiş.

Daha önce hiç oturmadığım öğretmenler odasının üçlü koltuğuna uzandırılmıştım. Başımda İclal hoca, Büşra hoca, Selim hoca ve Murat vardı. Büşra hoca bileğimi kolanya ile ovuyor, İclal hoca burnuma tutuyordu. Selim hoca korku dolu gözlerle bakarken, Murat'ta endişeli ve tedirgindi.

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin